Türkiye'den Bundesliga'ya uzanan yolculuk: Nadir Sönmez

Türkiye'den Bundesliga'ya uzanan yolculuk: Nadir Sönmez


Geçtiğimiz sezonu Wuppertaler U16 takımı ile şampiyonluk yaşayarak tamamlayan ve kariyerine Fortuna Köln U17 takımıyla birlikte 1.Bundesliga’da devam edecek olan Nadir Sönmez ile Almanya'daki antrenörlük sistemini, gençlerin gelişimini ve Türkiye'deki eksiklikleri konuştuk.

Sizi tanımayanlar için Nadir Sönmez kimdir, anlatır mısınız?

Lisansımı Futbol Antrenörlüğü ve Spor Yöneticiliği, yüksek lisansımı da Köln Spor Akademisi'nde Performans Sporlarında Antrenman ve Antrenörlük üzerine tamamladım. 10 yıl önce Türkiye‘den Almanya’ya gelerek sırasıyla 1.FC Köln, Viktoria Köln, KFC Uerdingen, FC Mönchengladbach, FSV Duisburg ve Wuppertaler SV gibi köklü takımlarda altyapı antrenörü olarak görev yaparak Almanya Futbolu’nu yakından tanıma fırsatı elde eden UEFA A lisansı bir futbol elçisiyim.



Alman Spor Üniversitesi ve Hennes Weisweiler Akademisi gibi alanlarında bir numara olan bu kurumlar tam olarak neleri doğru yapıyor sizce?

Köln Spor Akademisi’nin en büyük avantajı, herhangi bir üniversiteye bağlı olmayan bir spor yüksekokulu olmasında gizli. Dolayısıyla bu özerklik sayesinde yatırım ve gelişim imkanı daha hızlı. Bu sayede ülkenin en elit öğrenci adayları, 20 farklı branştan oluşan en zorlu yetenek testini geçerek bu okulda kariyerlerine başlamak istiyor. Aynı durum, bu okulda çalışmak isteyen akademisyenler için de geçerli. Burada yer edinmek için en iyilerinden birisi olmak zorundasınız. Artan kalite marka değerini de artıyor. Fakat buna rağmen dünya sıralamasındaki yerini son yıllarda başka üniversitelere kaptırmış durumda. Kanada, Avustralya, İngiltere ve Amerika spor bilimlerinde çıtayı daha yükseğe çıkarmış durumda. Biraz da buraları takip etmek gerektiğini düşünüyorum.

Hennes Weisweiler Akademisi, DFB’nin Pro Lisans olarak bilinen Fußballlehrer yani Futbol Öğretmeni sertifikası veren bir birimi. Burada yine bir özerklikle diğer UEFA ülkelerinden farklı olarak uygulanan bir eğitim periyotlaması göze çarpıyor. Senede bir defa düzenlenen bu kursa 24 aday kabul ediliyor ve 700 birimlik eğitim toplamda 12-15 ay sürüyor. Bu süreçte 15 bölümden oluşan 3 günlük seminerler ve diğer 15 bölüm olarak 3 haftalık kendi kulübünüzde saha pratikleri mevcut. Öğreterek öğrenmek felsefesi ya da Learning by doing metodu fark yaratan detaylardan biri.

Şunu da unutmamak gerekir, akademiyi bitiren her antrenör iyi bir antrenör anlamına gelmiyor. Çünkü antrenörlük mesleği farklı yeteneklere sahip olmanız gereken çok özel bir meslek. Antrenörün karakteri, vücut dili ve hitabet tarzı, iletişimde ve çalışmada çok büyük rol oynuyor.



Kariyer basamaklarınızı tırmanırken zorlandığınız ve tükendiğinizi hissettiğiniz anlar oldu mu hiç? Farklı bir ülkede farklı bir milletten olmanın dezavantajlarını hissettiniz mi?

Evet, Almanya’ya geldiğimden beri ciddi bir rekabetin ve bazen ortaya çıkan ayrımcılıkların ortasında yüksek bir motivasyonla başarılı olma çabasındayım. Alman Türkleri’nin zorlandığı bir ülkede Türkiye’den gelen bir Türk olarak daha fazla zorlanmak ve daha fazla çalışmak durumundaydım. Tükendiğim ve engellendiğim zamanlarda kendime yeni başlangıçlar bulmaya çalıştım ve enerjimi bu sayede sürekli yüksek tuttum. Çünkü futbol bir oyun olsa da, çok ciddi ve tutkulu olmayı gerektirir.

Geçtiğimiz sezonda Wuppertaler U16 takımı ile şampiyonluk yaşadınız. O sezonu anlatır mısınız bize? Gelecek sezon nerede olacaksınız?

Wuppertaler SV U16 takımıyla, U17 Ligi’nde yaşadığımız şampiyonluk kulüpteki herkes için unutulmaz bir anı olarak kalacak. Sezon ortasında 7 oyuncumuzu U17 kadrosuna vermemize rağmen, beklentileri aşarak ciddi bir oyuncu grubu gelişimiyle hedefe ulaştık. Ama asıl hedefimiz kadroda olan tüm oyuncularımızın bireysel gelişimine katkıda bulunmaktı. Bu gelişim ve çalışma planı, bizi başarıya götürdü.

Gelecek sezon Fortuna Köln U17 takımıyla birlikte 1.Bundesliga’da antrenörlük hayatıma devam edeceğim. Schalke 04, Borussia Dortmund, 1.FC Köln, Bayer Leverkusen ve Borussia Mönchengladbach gibi Batı bölgesinin en güçlü takımlarıyla mücadele edeceğiz. Çok zorlu bir lig bizi bekliyor. 3 kişilik antrenör ekibi, 1 bireysel antrenör, 1 performans antrenörü ve 1 psikolog eşliğinde çalışmalara başladık.



Yakın zamanda sporda pedagojik eğitiminizi tamamladınız. Bana göre gençlerle çalışmak yetişkinlerle çalışmaya göre daha fazla emek ve dikkat gerektiriyor. Buna katılıyor musunuz? Almanya'daki gençler hem eğitim hem de spor hayatını senkron şekilde nasıl yürütüyor? Sistem nasıl kurulmuş durumda?

Tamamladığım bir senelik pedagojik eğitimden sonra hiçbir altyapı antrenörünün bu eğitimi almadan sahada olmaması gerektiğine kanaat getirdim. Gençlerle çalışabilen her antrenör profesyonel seviyede daha verimli bir şekilde çalışabilir. Bu zorunluluk olmasa bile ciddi bir avantaj. Öğrenmenin psikolojisiyle birlikte hareket eden bir antrenör fark yaratır.

Sistemin en güzel tarafı, okul hayatının birçok kulüp ve ebeveyn tarafından daha önde tutulması ve okul saatleriyle antrenman saatlerinin çakışmaması. Bazen, mesafesi eve uzak olan büyük bir kulübün ebeveyn ya da oyuncu tarafından tercih edilmediğine şahit olabilirsiniz.

Son zamanlarda futbolda veri odaklı çalışmalar had safhaya çıkmış durumda. Sosyal medya ortamlarında bile xG, xA, xP gibi verileri paylaşma çılgınlığı var. Sizce futbolu menajerlik oyunları gibi sadece rakam ve veriler üzerinden okumak ne kadar sağlıklı? Psikoloji ve adam yönetimini biraz es geçiyoruz gibi geliyor bana.

İstatistiksel veriler, amaca uygun olarak kullanılıp değerlendiriliyorsa antrenman ve oyun kalitesini artırmada hatta kadro planlamasında en büyük yardımcı olarak tanımlayabiliriz. Twitter’da takip ettiğim Veri Analizi uzmanı Sayın Hasan Gören’in xG verisi için „Züğürt Tesellisi“ benzetmesi çok yerinde ve eğlenceli bir tespit.

Bundesliga’da xG ortalamasında en iyi 5.takım olan Borussia Mönchengladbach ligi daha kötü bir performansla 10.sırada bitirdi. Diğer taraftan kötü bir ortalamaya sahip Eintracht Frankfurt UEFA Kupası’nı kazandı. Üzerinde konuşulacak bir konu. Fakat benim oyun anlayışıma göre en önemli veri, takımın topu kaç saniyede rakibinden geri kazandığıdır.

Alman kulüplerinde çok fazla sayıda departman var. Video analisti, veri analisti, iletişim direktörü, maç analistleri ve gençlik bölümü bunlardan sadece birkaçı. Ayrıca birçok kulüp aktif şekilde Linkedin kullanıyor ve oradan iş ilanı yayınlıyor. Kısaca Almanlar için futbol sadece yuvarlak bir toptan ibaret değil. Bu profesyonel bakış açısı onların bu kadar iyi olmasının sebeplerinden biri olabilir mi sizce?

Yayınlanan iş ilanlarının çoğu sadece topluma fırsat eşitliği konusunda mesaj vermekten ibaret. Yoksa çoğu mevkiye gelecek kişinin ismi öncesinden bellidir. Bu konuda güzelleme yapmamıza hiç gerek yok. Ayrıca profesyonel olarak çalışma şartları ve sistemi ne kadar düzenli olsa da Alman Futbolu kendi içinde ciddi bir gelenekselcilik barındırır. Her konuda Almanya’yı örnek almak ya da göstermek, her zaman doğru sonuca götürmez.



Sacchi "Jokey olmak için önce at olmaya gerek yok" der. Mesleğini mektepli olarak değil de alaylı olarak yapan birisi olarak soruyorum; Almanya'da bu duruma olan bakış açısı nasıl? Biliyoruz ki birçok ünlü ismin futbolculuk kariyeri ya yok ya da hiç parlak değil ama yönetim kademesinde çok başarılı işler çıkarıyorlar.

Ben Almanya da dahil dünya genelinde futbolculuk geçmişi olan kişilerin her zaman birkaç adım önde olduğunu düşünüyorum ve kabul ediyorum. Onlardan beklentim, kendilerini futbolculuk geçmişi egosundan kurtarıp, ellerindeki tüm imkanlarla ciddi bir şekilde bireysel gelişimlerine yön vermeleri. Yabancı dil, antrenman bilimi, iletişim vb. alanlarda. Her antrenör iyi bir antrenör olamayacağı gibi, her futbolcu da iyi bir antrenör olamaz. 18 yaşında antrenörlüğe başlamış 30 yaşındaki bir antrenör mü yoksa 35 yaşında futbolu bırakmış tecrübesiz bir antrenör mü? Cevabı size bırakıyorum.

Oynamak ve oynatmak arasında, öğrenmek ve öğretmek kadar derin bir çizgi vardır.

Basketbol ve voleybol gibi branşlarda kulüp bazında önemli başarılar elde ediyorken futbolda bir türlü belimizi doğrultamıyoruz. Neleri yanlış yapıyoruz? Fazlasıyla sabırsız ve plansız olduğumuzu düşünüyorum.

Kesinlikle yorumuna katılıyorum. Yetenekli oyuncularımız her yerde. Antrenör eğitimi ve gelişimi konusunda da iyi çalışmalara imza attığımızı düşünüyorum. Modern stadyumlara da sahibiz. Aynı yatırımları altyapı tesislerine ve modellerine yaptığımız zaman iki önemli konunun daha tamamlanması gerekiyor. Liyakat ve Organizasyon. Ya da Liyakatli Organizasyon.

Yorumlar