Bundan 20 sene önce futbolda başarılı olmanın şartlarını saysaydık muhtemelen ilk olarak yetenek, kondisyon, disiplin, takım kimyası, kadro derinliği gibi kavramları sıralardık. Özellikle son 7-8 senede ise bu kavramların arasına kesinlikle teknolojiyi de ekleyebiliriz diye düşünüyorum. Öyle ki, Twitter’da dahi birçok hesapta xG, xP, xA gibi hayatımıza yeni giren tanımlarla beraber kimi zaman çok hoş, kimi zaman da gerçekten kötü dizayn edilmiş çizim ve grafiklere denk gelmemek mümkün değil. Üstelik bu verilerin bazılarına veri sağlayacılar üzerinden ücretsiz şekilde bile erişmek mümkün.
Yaklaşık 2 yıldır Bundesliga ile sponsorluk anlaşması yürüten Amazon Web Services (AWS)’in Bundesliga maç yayınlarında sunduğu nefis istatistikler eminim ki hepinizin dikkatini çekmiştir. AWS’nin kendi içerisindeki müthiş yapay zekası ve makine öğrenmesini kullanarak maç başına yaklaşık 3.6 milyon veri noktasını işlediğini düşünürsek günümüzde gelinen noktanın asla küçümsenmeyecek bir yerde olduğunu rahatlıkla görebiliriz. Üretilen yazılımlar aracılığı ile -bazıları özel ve kişisel olsa da- veri toplamak çok zahmetli bir eylem olmaktan çıkmış durumda. Zor olan kısım ise bu verileri anlamlı hale getirip işimize yarayacak ve anlaşılır biçimde sunmak diye düşünüyorum. Bunu yüzlerce servisiyle beraber hizmet veren AWS çok iyi şekilde yapıyor. Bir diğer işinin ehli firma ise futbol dünyasındaki teknoloji inovasyonlarıyla hepimizin adını en az bir kez duyduğu meşhur SAP firmasıdır. Bu makalede SAP firmasının sahibi Dietmar Hopp’u ve Hopp’un sahibi olduğu Hoffenheim işbirliğini esas alarak sizlere futbol dünyasına ne gibi yenilikler kazandırdığını inceleyeceğiz.
Dietmar Hopp
1940’ta Hoffenheim köyüne yaklaşık 40 km uzaklıktaki Heidelberg’te doğan Hopp, Forbes'e göre kişisel servet sıralamasında 96. sırada, Almanya'da ise en zengin 8. isim durumunda ve Almanya’nın önemli figürlerinden sadece birisi. Kariyerinde önce IBM firmasında mühendis olarak başlayan ve sonrasında 1972’de IBM’deki meslektaşlarıyla beraber SAP firmasını kuran isim, 2005’te şirketinden emekli oldu ve son yıllarda kurduğu spor, tıp, yazılım ve eğitim alanlarındaki vakıflarla -ve hatta Corona pandemisi döneminde aşı çalışmalarıyla- adından sıkça söz ettiriyor.
Kulübün yüzüncü yılı olan 1999’da finanse ettiği 6350 kişilik Dietmar Hopp Stadyumu ile TSG Hoffenheim üzerindeki ilk yatırımlarından birini gerçekleştiren Hopp, günümüze dek kulüp üzerinde çeşitli ciddi yatırımlarda bulunmaya devam etmektedir. Güncel olarak maçlarını oynadığı ve 2009’da açılışı yapılan Prezero-Arena’nın da yapım maliyeti Hopp tarafından gerçekleştirilmiştir. Hali hazırda kulübün %96 hissesini de elinde bulunduran Hopp, Almanya’daki meşhur 50+1 kulüp sahiplik kuralını “20 yıldan fazla bir kulübe düzenli olarak yatırım yapan kişi/kuruma istisna uygulanabilir” şeklinde özetleyebileceğimiz istisna maddesinden faydalanıyor durumda. Hopp’un ve Hoffenheim kulübünün plastik yapısı olduğu düşüncesiyle özellikle Borussia Dortmund gibi salt taraftar kültürüne sahip takımlar tarafından hiç sevilmediğini ve her maçta Hopp’u açık ve çok sert biçimde protesto ettiklerini de belirtmem lazım.
Yazımın bu noktasından sonra Hoffenheim’ın SAP işbirliğiyle son yıllarda öncü olduğu ve en az 1-2 tanesine daha önceden denk gelmiş olabileceğiniz bazı teknolojileri sizlere tanıtmadan önce gelin yeşil sahanın dışında nasıl bir işbirliği ortamı kurulmuş kısaca ondan bahsedeyim…
“Yazılım basit olmalı” prensibiyle ürün geliştiren SAP, hem kulüp hem de taraftarları ortak noktada bağlayacak yeniliklere imza atmış durumda. SAP Customer Checkout ile fan mağazalarında ve hatta stadyum içerisinde satılan bira ve sosislilerde dahi verimli ürün satış kontrolü ve gerçek zamanlı satış raporlama ile çözüm üretiyorken, SAP Hybris ile çok kanallı ve bulut tabanlı online satış mağazası ile taraftarların hızlı ve basit şekilde ürün satın alma deneyimi yaşamalarına yardımcı oluyordu. Etkinlik günlerinde ise SAP Event Ticketing ile güvenli şekilde maç günü ya da sezonluk bilet satışı, bu biletlerin turnikelerde kontrol edilmesi ve kişiselleştirilmiş kampanyalar ile kulübün sunduğu hizmetlerin iyileştirilmesi amaçlanmış. Tüm bu işlemleri ise SAP ERP ile finansal noktada birleştirip gelişmiş raporlama ve takip sistemi sunan SAP, satın alma sürecinde ya da biletlerle alakalı konularda sorun yaşayan taraftarlar için de bulut tabanlı SAP Hybris Cloud for Customer isimli CRM yazılımını çözüm noktası olarak kullanıyor. Tribünlerden inip yavaş yavaş yeşil sahaya yaklaşmamız gerekiyorsa size SAP Sports One ürününden bahsedebilirim. Takım yönetimi, antrenman planlaması, futbolcuların kondisyon durumları ve performans analizlerinin tümü bu yazılımdan takip ediliyor. Antrenör ve fizyoterapist ekibinin başucu yazılımı olan bu ürünle futbolcuların son durumları kolayca takip ediliyor.
Böylece takımın antrenman tesislerinden stadyuma, taraftarların da evinden çıkıp fan mağazaları ve stadyuma gelene kadar geçirdiği tüm süreçlerde SAP imzasını rahatlıkla görebilirsiniz. Gelin şimdi de yeşil sahalarda ne gibi yeniliklere imza atılmış onları inceleyelim…
Footbonaut
2012’de ilk kez Borussia Dortmund’un tesislerine getirdiği ve birçoğumuzun adını daha önce duyduğunuza inandığım Footbonaut teknolojisi futbol dünyasında çok ses getirdi ve Hoffenheim da 2014’te bu yeniliği kullanan 2. takım oldu. "Dortmund'un bu teknolojiyi ne sıklıkta kullandığından emin değilim ama biz gün boyunca kullanıyoruz. Tüm takımlarımız ve oyuncularımız kullanıyor, günlük antrenmanımızın bir parçası oldu." şeklinde özetliyor kulübün o dönemki IT direktörü Rafael Hoffner.
Christian Güttler isimli bir kişi tarafından Berlin’de üretilen bu cihaz bir kafes şeklinde ve size doğru farklı şiddetlerde fırlatılan topu düzgün şekilde kontrol edip 72 panelden birisinin içinden hızlıca geçirmeniz gerekiyor. Bu panelin hangisinin olduğu ise size panelin çevresinde yanan ışıklar yardımcı oluyor. Planlı bir çalışma sonucunda futbolcunun hızlı karar verme mekanizması ile beraber isabetli pas yüzdesini de ciddi şekilde geliştiriyorsunuz.
Almanların dediği gibi: “Übung macht den meister”
*Çalışmak ustalaştırır
2014’te spor ve eğlence departmanını aktif eden SAP, bu tarihten sonra çeşitli organizasyon ve sportif teknolojik yatırımlarını bu bölüm altında gerçekleştirmeye başladı. Hoffenheim’ın ana sponsoru olan SAP, aynı zamanda Bayern Münih’in de teknolojik çözüm ortaklığını sürdürüyor.
Videowall
2017’de ise Hoffenheim, resmi olarak “videowall” teknolojisini test etmeye başladıklarını duyurdu. Antrenman sahası kenarına konulan 6x3 metrelik devasa ölçülerdeki ekrandan Julian Nagelsmann ve teknik ekibi ellerindeki tabletten kale arkalarına ve saha kenarına entegre edilmiş toplamda 4 kamerayı ileri seviyede kontrol edebiliyor ve sahadaki tüm futbolcuların aldıkları pozisyonları net şekilde tespit edebiliyorlardı. “laptop antrenörü” lakabı üzerine yapışmış olan Nagelsmann ise bu yeniliği 'Elimde kameraları kontrol etmek için kullanabileceğim bir iPad var. Bir pozisyonu durdurduğumda, çözüm ve iyileştirme önerilerimi tamamen iPad'den çizip anlatma fırsatım oluyor.' şeklinde açıklıyordu.
Antrenman esnasında Nagelsmann kimi zaman antrenmanı durduruyor, ekranın yanındakı kuleden takıma yapılması gerekenleri ekran üzerinde çizimlerle anlatıyordu. Çılgınca değil mi? :) Videowall’ın sıkı bir hayranı olan Nagelsmann, aynı teknolojiyi Bayern Münih’e de getirdiğini belirtmem gerekiyor.
Tactics Board
“Altı yıldır yaratıcılığımızı ve teknoloji bilgimizi kulübe aktarıyoruz" diyen SAP firmasının spor bölüm başkanı Fadi Naoum önderliğindeki SAP İnovasyon ekibi, bu kez 2019’da “Tactics board” isminde bir yazılımı duyurdu. "Taktik tahtası" olarak çevirebileceğimiz bu yazılım, bildiğimiz tahtalardan farklı olarak tahmin edebileceğiniz üzere dijital bir yenilikten oluşuyor.
Bu yazılım ile 2 boyutlu saha üzerinde takımınızın dizilişini, korner ve frikik gibi duran top organizasyonlarını hücum ve savunma taktiklerinizi alternatifleriyle beraber oluşturabiliyor ve bunları simüle edebiliyorsunuz. İşin en güzel yanı ise DFL’nin maçların oynandığı anlarda saha kenarında mobil cihazların kullanımına izin vermesiyle beraber bu taktik tahtası yazılımını maç esnasında da kullanabilmenizin önü açılmış oluyordu.
Yıllardır teknik direktörler oyuncu değişiklikleri yaparken oyuna girecek oyuncuya yeni direktifleri kimi zaman küçük kağıt parçasına yazarak, kimi zaman da saha kenarında sözlü ve beden diliyle anlatmaya çalışır. Bakalım bu dijital yenilik, klasikleşmiş bu anların yerini alabilecek mi göreceğiz.
SAP Interactive Data Space
Yenilik ve yatırımlarına son sürat devam eden SAP, 2019’un sonlarına doğru bu kez “Etkileşimli Veri Alanı” adında bir yeniliği futbol dünyasına tanıttı. 16 kişilik ve üzeri dokunmatik ekranla kaplı olan uzun bir masaya sahip olan, hemen yanında da devasa 7 metrelik ekrana sahip olan bu sıradışı mekan biraz bilim kurgu filmlerini anımsatsa da tamamen gerçek durumda. Genç takımın antrenman tesislerinin hemen yanına inşa edilen bu teknolojik oda, yıllardır özenle toplanan tüm verileri anlamlı şekilde işleyip hem kulüp çalışanlarının hem de oyuncularının parmaklarının ucuna getiriyor. Gerektiğinde takım toplantılarına da evsahipliği yapan ve yaklaşık 3,5 Milyon Dolar’a mâl olan bu odayı dönemin kulüp genel müdürü Dr. Peter Görlich "Bundesliga'da teknoloji lideri olarak rolümüzü geliştirmek için sürekli çalışıyoruz. SAP Interactive Data Space, performansımızı optimize etmek için özelleştirilmiş yeniliklere ve en son teknolojilere odaklanma stratejimizin en son örneğidir.” şeklinde özetliyor.
Helix
Buraya kadar okuduğunuz teknolojiler size sıradan gelmiş olabilir, sorun değil. Sizi bilmem ama yazdıklarım arasında beni en çok etkileyeni açıkçası Footbonaut idi. Topa vuruş yeteneğinize azımsanmayacak derece katkı sağlayan bu yenilik uzun yıllar daha popülaritesini koruyacaktır şüphesiz.
Bir önceki cümlemde geçmiş zaman eki kullandım çünkü Helix ürünün nasıl bir şey olduğunu artık biliyorum. Bana göre futbol dünyasındaki teknolojik yatırımlarının ustalık eseri olan -en azından şimdilik- Helix, adından epey söz ettirebilecek fütüristik bir yenilik. Tamamen SAP laboratuvarlarında Hoffenheim için geliştirilen bu ürünün mevcut halde 2. versiyonu, yani daha gelişmiş hali kullanılıyor. Footbonaut’a benzeyen ama fiziksel gelişiminizden çok karar verme mekanizmanızı ve bilişsel becerilerinizi geliştiren, üstelik bunu da topsuz şekilde yapan türünün tek örneği olan bu ürünün ilk versiyonunda karşınızda 180 derecelik bir ekran bulunuyor ve bu ekranda gerçek zamanlı maç senaryolarını yansıtarak futbolcunun hızlı karar vermesi isteniyordu. Örneğin dev ekranda 2 rakip oyuncu ve 2 tane de takım arkadaşınızı size gösterip, onların yaptığı koşuları hatırlamak gibi…
Yeni versiyonda ise ekranın açısı 360 dereceye çıkartılarak gerçekçiliği artırılmış bir ortam oluşturulmuş durumda. Böylece oyuncu artık sadece önünde olup bitenlere değil, arkasında olanlara da reaksiyon vermek durumunda kalıyor. Hoffenheim’ın Bundesliga’ya yükseldiği yıl olan 2008’den bu yana kulübün spor psikoloğu olan ve 2021’den bu yana da kulüp araştırma laboratuvar başkanlık görevini yürüten Prof. Dr. Jan Meyer bu yeniliği "Helix, bir oyuncunun yüksek düzeyde konsantrasyon gerektiren stresli durumlarda doğru kararı vermesini sağlıyor ve oyuncularımızın durumlarını daha hızlı analiz etmelerine ve daha hızlı karar vermelerine yardımcı oluyor.” şeklinde açıklıyor.
Meyer, yenilenmiş Helix’de 360 derecelik çevresel gerçek görüşün daha etkili olacağını düşündüğü için VR gözlük kullanmaya pek sıcak bakmıyor ama bazı durumlarda futbolcunun eline kumanda verilip VR ile de bazı testlere tabi tutulduğu oluyor. “Mesleğe ilk başladığımda şartlar zordu, çoğu kişi ne yaptığımı bile bilmiyordu ve kimsenin spor psikoloğuna ihtiyacı yoktu ama şimdi işler değişti. Burada çok farklı araştırmalar yapma şansım var ve bu konularda farklı bakış açısına sahip bir kulüple çalıştığım için çok şanslıyım.”
Ralf Rangnick’in 2006’da buz hokeyi antrenörü Bernhard Peters ile beraber çalışıp farklı spor dallarının dinamiklerini futbola uyarlama çabası Meyer’in ne kadar marjinal bir ortamda olduğunun göstergesiydi aslında.
Meyer’e göre Helix yapbozun eksik bir parçası olabilirdi. Ona göre, günümüzde toplanan verilerde birçok değeri alabiliyorduk; futbolcunun kaç kez topa dokunduğu, kaç pas yaptığı, koşu mesafesini… ama “Bir oyuncunun ne kadar koştuğunu veya ne kadar koşamadığının fiziksel bir nedeni olabilir ama bilişsel bir nedeni de olabilir. Belki koşması gerektiğini geç algılayabildi…” diyerek farklı bir perspektiften bakmamızı istiyordu Prof. Dr. Jan Meyer.
Sıkı durun, Meyer bu yeniliğin sadece profesyonel futbolda kullanılmak için tasarlanmadığını, toplumsal açıdan diğer faydalı işler için de olumlu sonuçlar aldıklarını belirtiyordu.
"Polislerle, sağlık görevlileriyle, çocuklarla, rehabilitasyon sürecindeki felçli hastalarla ve kanser hastalarıyla çalışıyoruz. Bu insanların işlevlerini iyileştirdiğini gösterebilirsek, bu büyük bir şey olurdu"
Yüksek kalite teknoloji ürünlerini üretmeyi ve kullanmayı prensip haline getirmiş Hoffenheim'ın bu konuyu ne kadar ciddiye aldığını yukarıdaki videoda da görebilirsiniz.
Prezero Arena
Teknolojik yeniliklere bu kadar önem veren felsefeye sahip bir kulübün stadyumundan da bahsetmemek olmaz. Orijinal adıyla Rhein-Neckar-Arena, 2019’dan bu yana da Prezero-Arena olan bu stadyum “Prezero” isimli geri dönüşüm firmasının isim sponsorluğunu almış durumda. Hoffenheim ve partnerinin Almanya’daki hedefleri ise çok büyük: Almanya’nın ilk “sıfır atık stadyumu” olmak.
“Temiz bir yarın için yeni bir düşünme biçimi” felsefesiyle yola çıkan partnerler, taraftarların ve kamuoyunun önemli oranda desteğini kazanmış durumda. Her sezon iç sahada oynanan maçlar toplamında yaklaşık 68-100 ton arasında çöp çıktığını belirten kulüp, maç sonlarında toplanan bu çöpleri ayrıştırıp geri dönüşüme göndermeye başladı ve bunun için de ilgi çekici ve yenilikçi bazı çözümler üretmiş durumdalar.
Ocak 2020’de bir proje başlatan partnerler, bugüne kadar geri dönüşüme uygun olmayan maddeden üretilmiş 30 bin bardak kullanmak yerine dayanıklı polietilenden yapılmış ve 400 defaya dek tekrardan kullanımı mümkün olan bardakları kullanmaya başladı. Böylece sezon başı ortalama yarım milyon bardağın israfı önlenmiş oluyor. Ayrıca sahada uzamış ve sonrasında kesilmiş çimleri atmayıp, kurutup belirli işlemlerden geçirdikten sonra da kağıt fabrikasında oyuncuların imzalamak için kullandıkları imza kartlarını (not: Autograph Cards(EN) ) üretmeye başladılar.
Hoffenheim ve SAP işbirliği elbette bu kadar yeniliklerle yetinmiyor ve yetinecek gibi de durmuyorlar. Son yenilik Helix ile işin boyutunun nereye gideceğinin sinyalini vermiş gibi ve futbolun sadece koşu mesafesi, pas yeteneği gibi fiziksel becerilerden ibaret olmadığını, karar verme ve psikoloji kısmının da en az bu nitelikler kadar önem arz ettiğini bizlere tekrardan hatırlatır durumda.
Yorumlar