Jonas Hector, profesyonel hayatınız boyunca mutlu muydunuz?
Kısmen. Yüzde olarak bakarsak, olumlu yönler kesinlikle olumsuz yönlerden daha ağır basıyor: Birbirinizle arkadaşlık etmek, takım arkadaşlarınızla geyik yapmak, taraftarlarla kutlama yapmak ve elde edilen başarılar.
Ama?
Elbette profesyonel hayatın olumsuz yanları da var: küme düşme mücadelesinin baskısı, başarısızlıklar ve beraberinde gelen birçok sinir bozucu etaplar. Ben her iki durumu da yoğun bir şekilde yaşadım. Ama dediğim gibi, olumlu yanlar olumsuz yanlardan daha ağır basıyor.
Peki neden 2022/23 sezonunun sonunda, yani 33. doğum gününüzde kariyerinize son veriyorsunuz?
Çünkü artık bazı şeyleri yapmak canımı sıkıyor ve gelecekte zamanımı daha farklı kullanmak istiyorum.
İçinizden artık ne yapmak gelmiyor?
Bir profesyonel olarak kaçınılmaz olarak karşılaştığınız ilgi, üzerinizdeki sürekli baskı. FC'de son yıllarda hiç sakin denizlerde yüzemedik. Artık sürekli hayatta kalmak için mücadele etme duygusuyla yaşamak istemiyorum, bunun yerine cumartesi günleri kendimi bahçeyle uğraşmaya adamak, ardından stadyuma doğru keyifli bir yürüyüşe çıkmak ve olan bitene tarafsız bir bakış açısıyla yaklaşmak istiyorum.
Per Mertesacker kariyerinin sonunda maçlardan önce kendisini sık sık kötü hissettiğini ve üzerlerindeki baskının çok büyük olduğunu söylemişti. Siz de aynı şekilde mi hissediyordunuz?
Bu durum zaman içinde değişti. İlk profesyonel yıllarımda üzerimde hiç baskı hissetmiyordum. Pek çok şey bana kolay geliyordu, oynamama izin verilen her maçtan mutluluk duyuyordum. Milli takıma ilk çağrılışım bile bana gayet kolay gelmişti. Ancak lider oyuncu ve daha sonra kaptan olarak artan sorumlulukla birlikte bu durum hakkında daha fazla düşünmeye başladım.
Peki bunun nedeni ne, açıklayabilir misiniz?
Çünkü sözlerimin daha fazla ağırlık taşıdığını, söylediklerimin duyulduğunu fark ettim. Takımın temel taşlarından biri haline geldiğimi ve diğerlerini de peşinden sürüklemem gerektiğini hissettim.
Bu düşünce yapısına ne zaman kapıldığınızı hatırlıyor musunuz?
Baskı ile ilk karşılaşmam 2018'deki küme düşme yılında oldu. Sezonun ilk yarısında hala Avrupa Kupası'nda oynuyorduk ama sonra işler sarpa sardı. O andan itibaren neredeyse peşimi bırakmadı: Ertesi sezon tekrar yükselmek bizim için kolay olmadı, bunun için çok çalıştık. Sonrasında ise sık sık puan tablosunun alt bölgelerinde dolanıp durduk.
Fakat biz burada futboldan bahsediyoruz. Sizi bu kadar fazla düşündüren sebepler neydi?
Tekrar düşme endişesi. Başarısızlık. Bu gerçekleştiğinde 1. FC Köln gibi bir kulübün mali sıkıntıya gireceği bir sır değil. Ardından sözleşmelerin ve iş yerlerinin uzatılıp uzatılmayacağı meselesi ortaya çıkıyor. Corona kısa bir müddet sonra durumu daha da zorlaştırdı. Çocuk sahibi olduğunuzda, bunları hâlâ isteyip istemediğinizi sorgulamaya başlarsınız.
Bırakma fikrinizi hızlandıran belirli bir etken var mıydı?
Play-in oynadığımız 2020/21 sezonu oldukça sıkıntılı geçmişti. İlk düşünceler o zaman oluştu. Ancak aldığım karar uzun bir süre içinde olgunlaştı. Bu düşünceye kapıldığımı sık sık kendi içimde dile getiriyordum ama daha çok bir eğilim olarak görüyordum. Bu sezon sonunda sözleşmem sona ereceği için böyle bir karar almam kolay oldu.
Fakat FC Köln, 17 yaşındaki Jaka Čuber Potočnik'in transferinde yaptığı usulsüzlük nedeniyle FIFA tarafından bir yıllık transfer yasağıyla ile karşı karşıya. Dolayısıyla kulübün gelecek sezon da yardımınıza ihtiyacı olabilir.
Bırakma kararımı bu davadan tamamen bağımsız olarak aldım. Böyle bir şeyin olabileceği öngörülebilir değildi. Bu çerçevede kararımı sorgulamak için bir neden göremiyorum.
Profesyonel futbol, çok zeki ve çok aptal insanların, içe dönüklerin ve halkla iç içe olmayı sevenlerin bir arada bulunduğu son derece heterojen bir toplumsal yapı. Kariyeriniz boyunca insanlar hakkında ne öğrendiniz?
Herkesin sizin için daima en iyisini istemediğini. Bu yüzden özellikle başlangıçta sağlam bir çevreye ihtiyacınız var. Önemli olan sadece arkadaşlarınız ve aileniz değil, aynı zamanda danışmanınız. Ayrıca öz eleştiri yeteneğinizi geliştirmeniz de çok faydalı oluyor. Birdenbire her şeyi satın alabilecek duruma geldiyseniz, niçin hemen bir spor arabaya ihtiyacınız olmadığını anlamalısınız. Aksi takdirde kendinizi kaybedersiniz.
Hiç havalanma tehlikesiyle karşı karşıya kaldınız mı?
Evet.
Nasıl?
Bu konuda konuşmak istemiyorum.
Kariyerinizde bir dönüm noktası olarak 2017/18 sezonunu gösteriyorsunuz. O sezon FC Köln yirmi yıllık bir aradan sonra tekrar Avrupa Kupalarına katılmayı başardı. Ardından teknik direktör Stöger ile menajer Schmadtke arasındaki dostluk bozulunca kulüp küme düşme tehlikesiyle karşı karşıya kaldı. Bu dönemi nasıl değerlendiriyorsunuz?
Medyatik Köln şehrinin içinde bulunduğu havanın nasıl değiştiğini görmek gerçekten zordu. İlk başlarda göklere çıkarıldık ancak ardından gözden çıkarıldık. Böyle dönemler bir takımı paramparça edebilir. Bu sezon da Avrupa'da oynamaya başlayıp ligde biraz düşüş yaşadığımızda bunu tekrar yaşadık.
Bir liderin bakış açısından o dönem ne kadar yıpratıcıydı?
Dediğim gibi, 2020/21 sezonunun sonundaki kümede kalma maçları çok sinir bozucuydu. Fakat ardından gelen hoca değişikliği, sonrasında da yönetim içindeki değişim. Takım lideri olarak o dönemde sürekli bir ofise ya da başka bir yere gidip görüşmeler yapmak zorunda kaldım. Ben güven oluşturmak için zamana ihtiyaç duyan biriyim. Ancak sürekli yeni bağlantılar kuruyorduk ve her yıl sıfırdan başlama hissi beni zorluyordu.
Neden kaptanlıktan istifa edip futbola konsantre olmadınız?
Bunu çok düşündüm. Ama şu anki teknik direktörümüz buna engel oldu.
Steffen Baumgart ne dedi?
Kararı tabii ki bana bırakacağını ama kaptan olarak kalmamı çok istediğini söyledi. Beni her şekilde destekleyeceğinin ve hoş olmayan şeyleri benden uzak tutacağının sinyalini verdi. Ben de bu yüzden kabul ettim.
Dört yıldır uzun bir röportaj vermemenizin bir nedeni de bu mu?
Hayır, sadece canım istemedi. Dediğim gibi, Köln'deki medya ortamı zor ve dolayısıyla burada röportaj vermek bana pek mantıklı gelmiyor.
Sizin bakış açınıza göre burada işleri bu kadar kötü yapan ne?
Röportajlardan sonra cümlelerim ortalıkta dolaşıyor ve herkes bu cümlelerle istediğini yapıyor. Benim buna tahammülüm yok.
Oysa maçlardan sonra saha röportajlarında oldukça açık ve net konuşuyorsunuz.
Kaptan olarak son düdükten sonra röportaj vermem gerekiyor ve maç hakkında konuşmakla ilgili bir sorunum yok. Ancak Stuttgart'taki 3-0'lık yenilgiden sonra olduğu gibi takımda bazı şeylerin yolunda gitmediğine dair sorular geldiğinde bununla ilgili fazla bir şey söyleyemiyorum.
O maçtan sonra birkaç söz söyledikten sonra konuşmayı bitirdiniz.
Açıkçası böyle anlarda duygusal olarak hala kendimi tutamıyorum.
Röportajlarda ne hakkında konuşmak istersiniz?
Maçın bitiş düdüğünden sonra benimle röportaj yapıldığında sadece maç hakkında konuşmak isterim. Takımdaki ruh halinin ya da bireylerin performansıyla ilgili şeylerin halka açık yerlerde konuşulması gerektiğini düşünmüyorum.
Köln çevresi geleneksel olarak çok hareketlidir. Neden daha sakin bir kulübe, örneğin Freiburg ya da Bremen'e gitmediniz?
Belki de kendime meydan okumak istedim, bilemiyorum? (Gülümsüyor.) Gerçekten, her zaman kolay olmasa da Köln'de kendimi hep rahat hissettim.
Copyright: Imago
Sanki yanlış bir şehirde gerçek bir hayat yaşamaya çalışıyorsunuz gibi geliyor. Bir yandan profesyonel futbolun içinde debelenirken, bir yandan da huzur ve sessizliği tercih ediyorsunuz. Buna nasıl dayanıyorsunuz?
Bu mesleğin iki tarafı var: İş dünyası var ama ben futbol oynamayı sevdiğim için buradayım ve bu konuda oldukça iyiyim. Bu yüzden neden paramı bununla kazanmayayım? Geçtiğimiz yıllarda benden bu kadar çok şeyi uzak tuttuğu için FC'ye gerçekten minnettarım.
Kaptan olarak soyunma odasında da buradaki kadar sakin konuşuyor musunuz? Yoksa Dr. Hector bazen Bay Hyde'a mı dönüşüyor?
Cevabını her hafta sonu sahada görebilirsiniz, hakemlere sormanız yeterli.
Hiçbir zaman profesyonel olmak istemediğiniz söyleniyor?
Her zaman bunun hayalini kurdum ama başlangıçta bunu gerçekten başarabileceğimi düşünmüyordum. Bölgesel ligdeki kulübüm SV Auersmacher'de mutluydum. Ancak 2010'da FC bana ulaştığında elbette şansımı denemek istedim. Rezerv takımdaki geçirdiğim ilk birkaç yılı, başarılı olup olamayacağımı görmek için bir çıraklık dönemi olarak gördüm. Eğer başarılı olamasaydım bile sorun olmazdı.
Hiçbir zaman bir altyapı eğitim merkezine gitmediniz ve genç milli takımlara çağrılmadınız. Köln'e taşındığınızda bu eksiklikleri hissettiniz mi?
İkinci takımda, altyapıdan gelen çocukların tempo ve haftanın beş günü yapılan antrenmanlar ile daha iyi başa çıkabildikleri fark ediliyordu. Ancak köyden geldiğimi çabuk unutturdum.
"Bunu yapabileceğimi sanmıyorum" diye hiç düşünmediniz mi?
Profesyonel koşullar altında antrenman yapmak ilk günlerde oldukça zordu. Hatta bazı koşular o kadar yoğundu ki beni altüst etti. Hatta zaman zaman kan dolaşımım yeterli olmadığı için kendimi masaj sehpasında buluyordum.
Yine de 2018'deki düşüşünüze kadar geçen süre kariyerinizin en dertsiz zamanları mıydı?
Kesinlikle öyle. O yıllarda futbol dışında da birlikte epey zaman geçiren, birbirine sıkı sıkıya bağlı bir kadromuz vardı. Aramızdaki dostluk bana Auersmacher'deki zamanımı hatırlattı. Üstelik çok da başarılıydık!
FC'deki 11 profesyonel yılınızda en önemli hocanız hangisiydi?
Genç bir oyuncu, bir antrenörün kendisini desteklediğinde her zaman minnettar olur. Holger Stanislawski beni profesyonel kariyerimde ilk kez sol bek olarak kullandı ve böylece kariyerimin önünü açtı. Ama elbette Peter Stöger'in bana sürekli güvenmesi de gelişimime çok yardımcı oldu.
2020 yılı size muhtemelen hayatınızın en büyük sınavını yaşattı. Mart 2020'de Corona salgını patlak verdi, kısa bir süre sonra danışmanınız Rainer Derber kalp krizinden öldü ve Haziran ayında kardeşiniz Lucas henüz 31 yaşındayken hayatını kaybetti. Bundesliga'da oynamaya nasıl devam edebildiniz?
Bu konuda konuşmak istemiyorum. Sadece şunu söyleyebilirim: Bu süre zarfında özellikle eşimden, ailemden, arkadaşlarımdan ve tabii ki kulüpten çok destek gördüm ve futbolun kafamı dağıtmak için iyi bir araç olduğunu fark ettim. Sahadayken başka hiçbir şey düşünmüyorum.
Saha dışında kaderin size yaşattığı zorluklarla nasıl başa çıktınız?
Bunu tek başıma yapamayacağımı biliyordum. Bu yüzden profesyonel yardım aldım. Kardeşim ve Rainer bana en yakın insanlar arasındaydı ve başarı aşamasında bana yoğun bir şekilde destek oldular. Bu kaybın ne kadar büyük olduğunu çok çabuk anladım ve bu yüzden buna karşılık verebilmeye çalıştım.
Bu döneme şaşırtıcı bir mantıkla yaklaşıyorsunuz.
Bugüne dek bunun sezgisel bir tercih olup olmadığını bilmiyorum ama bana kesinlikle yardımcı oldu. Günümüzde hala psikolojik danışmanlık alıyorum ve sanırım tam da bu yüzden bu konu hakkında bu kadar açık konuşabiliyorum.
Olayların ardından hiç tükenmişlik hissi ya da depresif dönemler yaşadınız mı?
Hayır, yaşamadım.
O sırada meslek hayatınızı bırakmayı düşündünüz mü?
Bırakmak gibi bir düşüncem yoktu. Ama milli takımdan ayrılmam o döneme dayanıyor. Bir bağlantı olduğunu inkar etmek istemiyorum.
Korona krizi sırasında profesyonel futbolda birçok önemli sorun ortaya çıktı. Yaşadığınız özel trajedi göz önüne alındığında, bazı futbol yetkililerinin ikiyüzlü feryatlarını nasıl karşıladınız?
Biliyorsunuz, devam etmemek manasız. Korona krizi ya da yakınlarınızın ölümü fark etmez. Hayat daima devam eder. İyi ve kötü yanlarıyla hayat bu.
Profesyonel kariyerinize dönüp baktığınızda, bugün neyi farklı yapardınız?
Hiçbir şeyi.
2016'da FC Barcelona'dan size gelen teklifi kabul eder miydiniz?
Dedikodu. Böyle bir teklif hiç olmadı.
BVB de zaman zaman sizinle yoğun bir şekilde ilgilendi.
Bunu bir keresinde okumuştum ama hatırladığım kadarıyla yıllar içinde sadece bir kulüpten ciddi bir teklif aldım ve bu teklif benim için söz konusu bile olamazdı.
Her halükarda, şampiyonluk sizin için hiçbir zaman ana kaygı olmadı. Başarıyı nasıl tanımlıyorsunuz?
Kişisel faktörlerle: bir şehirde ve bir kulüpte kendimi iyi hissedip hissetmediğimle - ve bir süredir ailemin de iyi hissedip hissetmediğiyle. Köln'de zor zamanlarda bile durum hep böyleydi.
Kariyerinizin başında bunu nasıl görüyordunuz?
Başlangıçta mümkün olduğunca çok profesyonel maç oynamak istiyordum - birinci ligle ilgilenmiyordum bile. Daha sonra ikinci ligde FC için oynarken Bundesliga takımına girmeyi hayal ettim. Şampiyonlar Ligi'ni ya da şampiyon olmayı hiç düşünmedim. Aksi takdirde kariyerimi çok farklı planlamak zorunda kalırdım.
Milli takımda geçirdiğiniz süre sizin için ne ifade ediyor? Daha fazlasını yapamaz mıydınız? Sonuçta sol bek oyuncuları nadir bulunuyor.
2020'nin yaz aylarında milli takım için oynamama kararı aldığımda neredeyse hiç forma şansı bulamıyordum. Bu durum benim işimi kolaylaştırdı. Aksi takdirde bu kararı verir miydim bilmiyorum. Ama pişman değilim çünkü kendimi başka şeylere adamam için bana vakit kazandırdı.
Copyright: Picture Alliance
2016 Avrupa Şampiyonası çeyrek finalinde İtalya'ya karşı belirleyici penaltıyı gole çevirmeniz kariyerinizin en önemli anlarından biri. O anı nasıl hatırlıyorsunuz?
İtalyan oyuncunun benden önce kaçırmış olması bir avantajdı. Ama dürüst olmak gerekirse, noktaya doğru ilerlerken altıma sıçıyordum.
Öyleyse penaltıyı neden kullandınız?
Çok fazla penaltıcı kalmamıştı. Kurtulmak istiyordum.
O noktaya gelirken aklınızdan ne geçiyordu?
Maçın öneminin farkındaydım ve tabii ki kaybetmek korkusu da vardı. Başkaları ne derse desin, eğer penaltıyı kullanıp kaçırıyorsam bunun adı başarısızlıktır. Gençken bile, köy turnuvası ne kadar küçük olursa olsun, penaltı atmayı hiç sevmezdim. Ayrıca mahalle spor sahası ile Bordeaux'daki Avrupa Şampiyonası stadyumu arasındaki farkı bariz bir şekilde hissettim.
Penaltıyı gole çevirdiğinizde mutlu oldunuz mu?
Evet, olağanüstü bir duyguydu. Bütün yük boşaldı. Çok fazla gol atmadığım için benim için her gol büyük bir sevinç demektir. Bordeaux'daki en özel şey milli takım olarak yaşadığımız kolektif mutluluktu.
Kariyerinizde başka hangi mutluluk anlarını hatırlıyorsunuz?
Günümüzde bile her galibiyetten sonra küçük bir çocuk gibi mutlu oluyorum. 1. FC Köln'de geçirdiğim 11 yıl boyunca, genellikle 93., 94. ya da 95. dakikaya kadar her şeyimizi ortaya koymak zorunda kaldık! Dolayısıyla sahadan galip ayrılmak için ne gerektiğini çok iyi biliyorum.
2017 Konfederasyon Kupasını kazanmak sizin için ne ifade ediyor?
Çok şey ifade ediyor. Bugüne kadar daha büyük bir şampiyonluk kazanmış değilim (Gülüyor). Ama şartlar da uygundu: İyi bir kadromuz vardı ve Almanya'da hiçbir baskı hissetmedik. Oraya eğlenmeye gittik ve bence bu yüzden kazandık.
2022 Dünya Kupası'ndan önce Hansi Flick size milli takıma dönmeyi düşünüp düşünmediğinizi sordu. Neden reddettiniz?
Çünkü şahsen katılmamanın benim için daha iyi olacağı izlenimine kapılmıştım. İki yıl önce uluslararası yolculukların anlamını sorgulamış ve tutumumda hiçbir şeyin değişmediğine karar verdim.
Ancak bir sporcu için Dünya Kupası'nda yer almaktan daha güzel bir şey olamaz.
Kesinlikle! Fakat bu kararı almamda birkaç faktör vardı: Dünya Kupası'nın koşulları, oynayıp oynamayacağımın belirsizliği ve ailemden uzun süre ayrı kalacak olmam. Bu durum içime sinmedi.
TSG Hoffenheim ile oynanan 29. hafta maçından önce yönetimi ve teknik direktör Steffen Baumgart'ı kariyerinizi sonlandıracağınız konusunda bilgilendirdiniz. Alınan galibiyetin ardından tüm takımla paylaştınız. Mağlubiyet durumunda da aynı şeyi yapar mıydınız?
Hayır, yapmazdım.
Takımın ligde kalacağından emin olana kadar bekler miydiniz?
Evet, beklerdim.
FC Köln küme düşseydi kararınızı yeniden gözden geçirir miydiniz?
Hayır.
Hımm.
Olay duruma göre değişir. Kararımı 27 puanla 17. sıradayken açıklasaydım, bu kulüpte huzursuzluk yaratırdı. Bana göre Hoffenheim galibiyeti, kararı açıklamak için yeterli huzuru sağladı.
3-1'lik galibiyetin ardından soyunma odasında takım arkadaşlarınızla konuşmak nasıl bir duyguydu?
Sezon sonunda bu işin sona ereceğini birkaç kez söylemiştim ama hiç ciddiye alınmamıştım. Bunu soyunma odasında yüksek sesle söylemek ve herkese duyurulacağını bilmek kolay değildi. Pek duygusal bir insan değilimdir ama boğazımda oluşan düğümlenmeyi unutmayacağım.
2012'de 1. FC Köln'ün profesyonel kadrosuna katıldığınızda taraftarlarınız Kevin Pezzoni'nin peşine düşmüştü. O zamandan bu yana kulüp nasıl değişti?
Köln bir inişli çıkışlı tren gibi, her zaman inişler ve çıkışlar oluyor. Şahsen benim taraftarlarla hiçbir zaman kötü bir ilişkim olmadı ama oyuncu arkadaşlarımdan duyduğum şeyler bende mide bulandırıcı bir his yarattı. Ancak her şeyinizi ortaya koyarsanız bunun karşılığını göreceğinize inanıyorum.
Lukas Podolski yıllarca FC'nin sembol ismiydi. Sizin gibi düşünceli, içe dönük bir karakterin de bu kulübün kimlik figürü haline gelmesini nasıl açıklıyorsunuz?
Kendimi hiçbir zaman öyle görmedim ama doğrusu son haftalarda burada ne kadar çok sempati topladığımı fark ettim. Belki de bunun nedeni benim ya da Timo Horn gibi oyuncuların taraftarların görmek istediği bazı değerleri temsil etmesidir.
Timo Horn bize maçların ardından sloganının şu olduğunu söylüyor: Kim isterse gelsin! Kapınız takım arkadaşlarınıza her zaman açık mı?
İnanın bana, hiçbirini görmek istemediğim günler oluyor. Baba olduğumdan beri bu biraz daha zorlaştı, bu yüzden kendinizi daha iyi organize etmeniz gerekiyor. Ama temelde insanları ağırlamayı seviyorum. Ve evet, özellikle maçlardan sonra çok güzel birliktelikler oldu. (Duraklar.) Şimdi düşündüğümde neredeyse hüzünleniyorum.
Sportif açıdan hangi oyuncularla iyi anlaştınız?
Kariyerimin başında solda Leo Bittencourt ile oynamayı seviyordum. Daha sonra Florian Kainz ve en son Linton Maina ile de oynadım. Linton hâlâ genç, onu her zaman bir yolculuğa gönderebilir ve arkada dinlenebilirim. Kariyerin son metrelerinde bu oldukça keyif verici (Gülüyor).
Profesyonel futbolda gerçek arkadaşlarınız da var mı?
Bazı kişilerle çok iyi anlaşıyorum diyebilirim. Bunu özellikle futbol hakkında konuşmadığımız zamanlarda fark ediyorum. Yine de bu ilişkiler memleketteki dostlarımla kurduğum ilişkilerden farklı.
Futbolu bıraktıktan sonra en çok neyi dört gözle bekliyorsunuz?
Serbest hafta sonlarını.
Nasıl geçireceksiniz?
Kendimi spor sahasında çocuğunu izleyen bir baba olarak görüyorum - hoş bir düşünce. Gezileri, arkadaşlarımın düğünlerini ve doğum günlerini, küçük seyahatleri dört gözle bekliyorum. Ve artık planlama yaparken antrenman programını dikkate almak zorunda olmadığım gerçeği çok hoş.
Bir profesyonel sporcu maçtan sonra ne yapar? McDonald's'a gidip dört Big Mac ve patates kızartması mı sipariş ediyorsunuz?
Eskiden ben de McDonalds'a giderdim ve kendimi tutmazdım. Ayrıca arada sırada ölçülü de olsa bira içerim. Yani bu açıdan pek bir şey değişmeyecek.
Oldenburg Üniversitesi'ndeki işletme eğitiminizi tamamladınız mı?
Ne yazık ki hayır. İlk başta futbol dışında başka bir alanda eğitim almanın iyi olacağını düşünmüştüm. Ancak işimde çok iyi kazandığımı ve okumama gerek olmadığını bildiğim için sonunda bunu yapacak hırs ve kararlılıktan yoksun kaldım.
Steffen Baumgart sizin için kapıyı açık bıraktığını söylüyor. Tekrar forma giyme şansınız var mı - özellikle de FIFA kararı onaylanırsa ve FC kadro sıkıntısı çekerse?
Bunu hayal bile edemiyorum ama futbolda asla "asla" dememelisiniz.
Jonas Hector, hiç tam anlamıyla mutlu bir profesyonel oldunuz mu?
Geriye dönüp her şeyi düşündüğümde şunu söylemek zorundayım: Hayır.
Yorumlar