Pandeminin damga vurduğu finalde yayın gelirlerinden oluk oluk para akan İngiltere Premier Ligi ve Kupa 1’in en çok gittiği ülke olan İspanya bu sene 1 yarı finalist çıkaramazken çeyrek finalde ise aciz sonuçlar aldılar. Taraftarların küçümsediği ligler Bundesliga ve Ligue 1 ise damga vururken yarı finalde 3 Alman antrenör vardı.
33 yaşındaki Nagelsmann ise yaşlı kurtların devrini bitirip kendi bunaltıcı oyununu en büyük sahneye koydu. Alman sosyal medyasında seyircisiz maçtaki bağırışları her ne kadar tepki çekse de hırsını oyuncuları sahaya koydu. Hem de Werner’siz. Her ne
kadar Red Bull firmasının sadece para akıttığı düşünülse de kurulan ağı iyi değerlendiriyorlar. Geçen sezon transfer edilen kaleci Tschauner harici 25 yaş üstü transfer yapmayan takım göze hoş gelen aktif bir futbol ortaya koyuyor. Leipzig, savunması ve konzervatif oyunu ile ün salmış Simeone’nin geçen sezon 38 maçta 27 gol yiyen takımına tüm istatistiklerde üstünlük kurdu. Upamecano ise top kontrolü, pas dağıtımı ve adama adama savunması ile kusursuzdu. En son takviyeler Angelino ve Olmo da oyun olarak hücum anlamında Werner’siz yeni Leipzig’e çok şey kattı. Angelino’nun bonservisi alınır mı bilmiyorum ama böyle giderse City Leipzig’e bırakmayacaktır ve Leipzig'in de 30 milyon €’luk satın alma opsiyonunu kullanması sürpriz olmaz. Takım her ne kadar yarı finalde elinden geleni yapsa da potansiyellerinin en son noktasına gelip PSG gibi bu kupada daha tecrübeli bir takıma elendi. Atletico maçında olduğu gibi topla rahat oyun kurmalarına Tuchel izin vermedi. İleride rahatsız edici bir santrfora ihtiyaçları aşikar. Yeni transfer Hwang Hee-Chan tarz olarak Werner gibi değil ama beklentiler yüksek.
Bayern’e gelirsek hali hazırda iyi bir takım olsalar da Kovac sonrası Flick bir canavar yarattı. Boateng’e daha önce kabus yaratan Messi daha beterini yaşadı. Turda adeta bireysel yeteneklerin yanında takim oyununun öneminin altı çizildi. Tiki taka yerine doğru ani doğru degerlendiren takim baskin geldi. Flick’ingelişi Müller’in hirsini da beraberinde getirdi. Kovac döneminde kulübede oturan Müller, Flick ile as oyuncu ve skor üretmedeki en efektif isimlerden oldu. Ayrıca Perisic ve Coman’a ek Sane de gelince Bayern’in sol kanadı lüks karışık çerez oldu. Thiago ve Javi Martinez’in yerini nasıl dolduracaklar bilinmez ama buraya gelişleri hiç tesadüf degil. Flick Lyon maçında Alaba’yı stopere çekerek şaşırttı ve akıllara Terim’in Hakan Balta’yı stopere çekmesini getirdi. Bunda şüphesiz sol bekte Alphonso Davies’in performansı da onu yerinden etmiş olabilir. Ama Alaba da Davies kadar ofansif bir oyuncu.
(Her ne kadar Barcelona maçında tersine ofansif olsa da) Messi ve Ronaldo kadar sık bahsedilmese de Lewandowski gibi bir makine var ve hiç durmadı. Barcelona ve Lyon maçlarında herkes daha Lewandowski de atacak diyerek maçı takip etti. Tüm bunları üst üste koyunca bu basari hiç de tesadüf durmuyor.
Liglerdeki rekabet faktörü de bunda etkili çünkü Bayern de olsanız Freiburg’u Augsburg’u ligden düşen Dusseldorf’u hafife alamıyorsunuz. Kulüpler finansal olarak daha temkinli ve kar zarar marjları düşük. Pandemi sebebi ile Dortmund yalnızca 44 M € zarar açıkladı ki bu onlar icin ufak bir meblağ. Bu yaz ise Bayern’in Sane transferi ve Dortmund’un Sancho icin direnmesi artık Bundesliga’nin, Premier Lig’e oyuncu yetiştirmekten vazgeçmek istediğine dair bir iz gibi. Eldeki yıldızlar tutulursa ligin marka değeri ve yayın geliri artıp finansal olarak diğer takımlar da daha fazla faydalanabilir. Emin olunan şu ki böyle bir finansmanı kulüpler transferdense yine altyapıya harcayacak, gençler için daha iyi antrenman sahaları ve tesisler sağlayacaklardır çünkü kulüpler bir futbol klübünden ziyade birer okullar.
Yorumlar