Bundesrapor #12

Bundesrapor #12


Haftalar hatta sezonlardır tarafımca yerden yere vurulan Weinzierl’in tokat gibi gelen galibiyetiyle Bayern acaba ön gruptan kopuyor mu derken lige geri döndürüldü. Berlin derbisini de Fischer yine kazanarak takımını üst sıralarda tutmaya devam etti.

Hafta Bayern’in şok yenilgisi ile başladı. Aşı olmak istemeyen Kimmich, milli takım dönüşü karantinaya girince yokluğu orta sahada hissedildi ve Sabitzer onun boşluğunu dolduramadı. Augsburg’un özellikle ikinci golünde Zeqiri’ye makam arabasının etrafına konuşlanan polis arabaları gibi eşlik etti. Ayrıca sağ kanatta Iago fazlasıyla boş alan buldu. Defanstan seken toplar da toplanamayınca Augsburg bulduğu iki şansı da kullanarak erken öne geçti. Skoru koruyabilecekler mi derken ilk yarıda fark 1’e inse de ikinci yarı kaleyi kolay kolay göstermeyerek durdurdular. Weinzierl ise Bayern’e karşı çıktığı 16 maçta 3. kez kazandı ve bu oran ligin titanına karşı hiç fena değil. Augsburg ilerleyen zamanda onu yine gönderirse bile sırf Bayern maçları için imha silahı olarak takımın başına geçirebilir.

Bayern’in puan kaybında gözler Cumartesi Dortmund’a döndü. Haaland’ın yokluğunda hücumda zorluk çeken takımda eleştiri okularının ana hedefi Malen uzaktan güzel birg olle öne geçti. Ama Dortmund’un kronik defans problemleri, defans önündekilerle geri dörtlünün arasındaki boşluğu Massimo değerlendirerek skoru eşitledi. Matarazzo da sakatlardan muzdarip ve düşme hattına kadar geriledi. Rakip kim olursa olsun puana ihtiyaçları vardı ama ileride istikrarlı bir hücum oyuncusu olmayınca rakibi tehdit edemeyip daha fazla geride kalmaya başladılar. Dortmund’un baskısına da 83’e kadar dayanabildiler. Reus’un golüyle Dortmund takibi sürdürdü ve en önemlisi rakip her ne kadar en iyi formunda olmasa da Rose hücum oyuncularını olabileceği kadar efektif kullanmaya çalışıyor. Malen’ın takıma adaptasyonu eğer gelecek hafta da ilerleme kaydederse onlar adına bu hafta atlan gol kırılma anı olacak.


Haftanın en önemli karşılaşmalarından biri sayılabilecek Berlin derbisinde Union rakibin ilk yarının başındaki savunma hatasında Awoniyi ile öne geçerek oyundaki üstünlüğün yanında psikolojik üstünlüğü de elde etti. Trimmel’in müthiş golünden sonra Fischer’in ekibi her ne kadar rakip yarı sahaya yerleşerek de hücum aksiyonlarına girse de kontralar ardı ardına geldi. Dardai’nin ekibi hücumda üretkenlikte en kötü maçlarından birini oynayarak derbiyi kötü kaybetti fakat daha da kötü olabilirdi keza savunma arkasına atılan toplarda defansif sezgiler kör kaldı ve Schwollow birçok pozisyonda zorlandı.

Berlin derbisi kadar belki göz önünde olmasa da mehter adımlarıyla ilerlemeye çalışan Hoeneß, bu hafta Weinzierl kadar olmasa da kamuoyunu şaşırttı. Sağ bekte Kaderabek yerine görev alan Akpoguma ve defansın önünde oynarak en azından tandemden kurtulan Grillitsch’in harika oyunu galibiyetin yapı taşlarını oluşturdu. Pek hatalarını görmeye alışkın olmadığımız Gulacsi’nin bu maç top takibinde sorun yaşadığını gördük. Ayrıca Marsch’ın yaptığını ona karşı uygulayan önde şok pres uygulayan Hoeneß sonucunu aldı.

İstikrar konusunda bir diğer sıkıntılı takım Gladbach, beklendiği gibi Fürth’e karşı rahat kazandı ve geçen sezon Schalke için konuşulan Tasmania Berlin rekoru, Fürth için konuşulmaya başlandı. Oyun kuramadıkları gibi ikili mücadelelerde de felaket haldeler. Düşme hattındaki takımlarla bile arasındaki fark aşırı açık. Örneğin Bielefeld bu hafta Wolfsburg ile berabere kaldı ve hatta Kohfeldt’e ilk mağlubiyetini tattırabilirdi. Oyundan sakatlık sebebiyle erken çıkan Wimmer’in dripling solosu ve Okugawa’ya asistiyle öne geçen ve ilk yarıda da Wolfsburg’a kolay kaleyi göstermeyen Bielefeld penaltı golüyle de 2 farkla öne geçti. Ancak Kohfeldt’in Lukebakio hamlesi dengeleri değiştirdi ve o da güzel bir bireysel yetenek resitaliyle o da asistle katkı verdi. Maximillian Philipp hamlesi de yerindeydi ve Bremen’de sonradan yaptığı oyuncu değişilleriyle ve aldığı risklerle puan alan Kohfeldt profilini görmeye başladık. Elindeki hücum silahları kağıt üzerinde zaten çok şey vaat ediyor ve tek yapması gereken doğru kurguları yakalamak ve hücum organizasyonlarını iyi kullanmak. Çünkü kaliteli oyuncularınızın olması bu ligde yetemeyebiliyor. Lukebakio’nun geçen sezon formasını giydiği Hertha da sezon başında umut vaat eden bir haldeydi ama takımın hücum aksiyonları bireysel yeteneklere fazla endeksli olunca Avrupa kupaları düşünülürken kendilerini düşme hattında buldular. Tekrar düşme hattı konusuna gelirsek Bielefeld’de Kramer, Bochum’da Reis, Augsburg da Weinzierl her hafta olmasa da yakaladıkları sekanslarla, ikili mücadele güçleriyle, kontra ataklarla 3 puan olmasa da bazen 1 puan bazen de rakibe kolay teslim olmayarak sahadan yenik ayrılıyorlar. Fürth de bunların maalesef hiç biri yok. Bu hafta Bochum da defansif anlamda ellerinden geleni yaptılar. Rakip takımın forvetlerinin sakat oluşu ve Wirtz’in gününde olmayışı da yardımcı faktörler olsa da Reis’ın ekibi gerideyken gerek kanat hücumları gerektiğinde uzaktan şutlarla rakip kaleyi rahatsız ediyorlar. Hatta sezon başında Fürth ile aynı çizgide gibi gözükseler de Reis takımını ligin havasına soktu denebilir.

Geçen sene düşme hattında gezseler de bu sezon Avrupa kupaları için mücadele eden Mainz ve Köln, mücadele seviyesi yüksek bir maç izlettiler. İki takım da benzer taktiklerle oynuyor ve uzun toplarla rakip defans arkasına sarkmaya çalışıyor. Burkardt hatta bu özelliğinin yanına yavaş yavaş adam eksiltme becerilerini de göstermeye başladı ve maçın sonunda galibiyet golüne de yakınlaştı. Daha önce belirttiğim gibi Almanya adına gelecekte önemli bir hücum oyuncusu olabilir. Köln tarafında ise golü atan Salih Özcan, golden bağımsız olarak en iyi maçlarından birini oynadı. Savunmada ekstra çalışan oyuncu alt yaş gruplarında Almanya milli takımında ve 6 numara olarak Burkardt kadar olmasa da ilerleyen zamanlarda Flick’in geniş planlarında olabilir.

Geçen hafta Bayern’e kaybeden ve namağlupluk serisi sonlanan Freiburg bu hafta da iyi mücadeleye rağmen kaybederek 2 maçlık bir mağlubiyet serisine adım attı. Bundesliga’daki en yüksek kurtarış oranına sahip olan ve Hollanda Milli Takımı’na da çağırılan Flekken yenilen 2 gole rağmen bu maçta da bolca kurtarışa imza attı. Glasner de toparlanma evresinde ve bu galibiyet onlar adına çok önemliydi. Hütter’dekine benzer bir 3’lü tandemli oyun oynayan Glasner, Lindström ve Jakic’ten bu maçta fazlasıyla verim aldı. Kostic’in eskisi kadar ikinci yarıda soldaki etkinliğini gösterememesi üzerien Freiburg ataklarını da iyi karşıladılar. Yapılan ikili sıkıştırmalar ve 2. bölgede rakibin hazırlık paslarının bozulmasıyla da skoru tutarak düşme hattından çıktılar. Çıkışlarını sürdürebilecekler mi bu bir merak konusu ama hücumda istikrarı sağlarlarsa ellerindeki kadro oldukça potansiyelli. Henüz yeterince izleyemediğimiz Hauge de adapte olursa, Glasner Wolfsburg’daki serilerine başlayabilir.

Yorumlar