Ligin bitiş çizgisine adım adım yaklaşsak da bu haftadan bazı sonuçlar kesinleşti. Aslında belki de hep kesindi ama Bayern arka arkaya 10. şampiyonluğunu kazandı. Bir diğer beklenen sonuç ise Fürth’ün kesin düşüşü oldu.
Hafta bereketli bir maçla Wolfsburg’da başladı. Kohfeldt Wolfsburg maçında çıktığı en iyi, Svensson ise bu sezon en kabus maçını oynadı. İlk bölümde savunma arkasına sarkan Burkardt ile tehlike yaratan Mainz’tı. Jonas Wind’in şans eseri attığı gol ile kabus süreci Zentner adına başladı. Lukas Nmecha’nın şutu direkten dönüp onun topuğuna çarptı ve Danimarkalı Wind tamamladı. Üzerine Tauer’in penaltıya sebep verip üzerine kırmızı kart görmesiyle maç Wolfsburg adına ivme kazandı. Rakibin eksikliğini iyi değerlendiren Wolfsburg’da sağ ve sol hücumcular daha da çizgiye çekilerek Mainz boşluklarını da arttırdı. Arnold’un Baku’ya doğru sağa attığı iki topta da gol geldi. Birinde Baku harika bir asist yaparken diğerinde seken top yine Wind ile buluştu. Svensson ilk yarının bir an önce bitmesini isterken bir gol daha geldi. İkinci yarı yaptığı değişikliklerle 5 gol yememişçesine takımı oyun disiplinine tekrar girerek topa sahip olup pas yaparak rakibi zorladı. Burkardt Brooks, Bornauw ve Schlager ile boğuşarak topu ileride tutmaya çalıştı ama Casteels’in kalesine pek gelemediler. Atılan tek şut yine Burkardt’ın çabasıyla oldu. Kohfeldt’in ekibi de rakip kalesine ilk yarıdaki kadar direkt gitmeyerek biraz nefes aldırdılar. Kohfeldt de yaptığı değişikliklerle daha rölanti bir oyuna geçerek Cuma akşamını Mainz taraftarları için daha az utanç verici kapattı.
Freiburg – Gladbach maçı Game of Thrones’un yazarı R.R. Martin tarafından yazılmış gibiydi. İlk maç Freiburg lehine deplasmanda 6-0 sonuçlanmıştı. Şampiyonlar Ligi hesapları yapan Streich önce gelen penaltı golü sonra da Embolo’nun Schlotterbeck’i ekarte edip Flekken’i mağlup etti ki Freiburg kendisinin en sevdiği rakiplerden. İlk yarı oyun hakimiyetini alsalar da Sommer’i geçemediler. İkinci yarı ilk yarının başında olduğu gibi penaltı kararıyla başladı ve bu sefer ligin en iyi penaltıcılarından Grifo ligin penaltı canavarı Sommer ile karşılaştı ama canavarı yendi. Üzerine Günter’in uzaktan golüyle Freiburg oyunu erken çevirdi. Öne geçiren golü ise geç geldi. Duran toplarda değişik dizilimlerle rakibin kafasını maç boyunca karıştıran Freiburg’da bunların mimarı Florian Bruns ve onun bu çabaları atılan 3. golle sonuç buldu. Geri dönüşle birlikte aynı dakikalar da Leipzig de Union karşısında evinde yeniliyordu ve Freiburg adına her şey iyi gidiyordu ki sonradan oyuna giren abi Keven Schlotterbeck uzatmalarda açılan ortada Stindl’ı savunamadı ve son dakikada yenilen golle bu harika haftada sahadan 1 puanla ayrıldılar. Yine de yenilgiden sonra takımın disiplinini bozmayıp rakibi bunaltması görülmeye değerdi. Gladbach tarafında da Kone maç boyunca çok bariz görünmese de kritik pas araları ve dinamizmiyle Hütter’e nefes aldırdı.
Bielefeld’de hafta arasında Kramer ile yollar ayrılınca Köln deplasmanına kaleci antrenörü Marco Kostmann geçti ve maç sonunda geçici olarak geçtiğini ve niyetinin kaleci antrenörü olarak kalmak olduğunu söyledi. Bu karara rağmen Bielefeld’de gidişat değişmedi. Maçın başında Uth ile öne geçtiler ve savunma arkasındaki boşluk maç boyunca Köln’ü besledi. Yerleşik savunmada dahi Modeste ve Uth gibi isimleri iyi marke edemediler. Gelecek sezon Wolfsburg forması giyecek Widmer’in kişisel becerisi ile skoru da eşitlediler. Ancak defanstaki defolar Ortega’yı kalesinde rahat bırakmadı. Ljubicic’in golünden sonra da Bielefeld daha ofansif oynayarak şanslar yaratsa da farkı azaltamadılar. Bu pozisyonlardan birinde Altınordu’dan transfer edilen temsilcimiz Burak İnce bire bir pozisyonda Schwäbe’yi geçemedi. Son bölüme girilirken gelen Thielmann golüyle sonuç da kesinleşti. Maçın ilginç anı Modeste’nin golden sonra kalenin yanındaki poşetten çıkardığı paket kahveydi ve kendi kahve markasının tanıtımını da golle yaparak sonrasında paketi bir taraftara hediye etti. Almanya’da Rewe marketlerde bu kahveyi almak mümkünmüş. Köln’de üretilen kahveyi tatmak isteyenler deneyebilir hali hazırda ligin en kült karakterlerinden olduğu için insan merak etmiyor değil. Onun bu sevincini antrenör Baumgart pek beğenmemiş gibi duruyordu. Bir diğer ilginç detay ise Köln taraftarlarının Salih Özcan için açtığı Türkçe pankarttı ve pankartta Köln’ün evladı olduğu ve sözleşmesini uzatmasını umduklarını belirttiler.
Kupada rakibine son dakika kaybederek elenen Fischer öcünü ligde aldı. Leipzig’deki maçta ev sahibi daha çok topa sahip olup maçın kontrolünü elinde tuttu ama Leverkusen maçında olduğu gibi ilk yarı rakip kaleye şut atamadı. Bu pozisyon kuraklığına karşılık Union’un uzun paslarla Awoniyi planıyla birkaç pozisyonu oldu. İkinci yarının ilk dakikasında Poulsen takımını öne geçirirken Tedesco dinlendirdiği isimler Laimer, Olmo ve Silva’yı oyuna alıp farkı da arttırmak istedi ama buna karşılık Fischer de hücum oyuncuları alarak riskler aldı. Son 5 dakikada oyuna giren Bundesliga 2’de Paderborn’dan alınan Michel ve Sandhausen’dan alınan Behrens maçı değiştirdi. 10 numarayı giyse de Kruse kadar etkili olamayan Michel bu maçta forma numarasının hakkını verdi. Önce kendisi attı sonra da Becker’in kontrayla çizgiye inerek olgunlaştırdığı atakta içeri çevrilen topu topuğuyla penaltı noktasına doğru yuvarlardı ve Behrens Gulacsi’yi sert şutuyla geçti. Böylece Fischer genç ve trend Leipzig’i görece yaşı geçkin Bundesliga 2 forvetleriyle yenerek Tedesco adına acı bir intikam aldı. Leipzig fikstür olarak daha avantajlı olsa da Şampiyonlar Ligi ve 3. sıra şanslarını son 3 haftada da az da olsa zorlaştırdı. Freiburg berabere kalınca da Union 5. sıra umudunu taşımaya devam etti.
Avrupa kupaları için karşılaşan Frankfurt ve Hoffenheim maçı da haftanın çekişmeli eşleşmelerindendi. Maçın ilk bölümünde Kramaric’in ortasında Ndicka kendi kalesine güzel bir kafa golü attı. Hoffenheim farkı da arttırabilecek şanslar bulsa da 20. dakikadan sonra Frankfurt ipleri eline aldı. Önce Kostic kaleyi yokladı sonra da köşe vuruşunda Ndicka bu sefer rakip kaleye güzel bir kafa golü atarak kendi hatasını kendi telafi etti. İkinci yarıda Frankfurt ileride yoğun bir baskı yaparak rakibin çıkmasına engel oldu ve bu baskıdan Kamada ile bir gol çıkararak Avrupa Ligi’nde yarı final oynadığı sezonda gelecek sezon için de orayı hedef tahtasına koydu. Hoeneß son bölüme girilirken savunmayı ikinci planda bırakarak rakip alana daha çok oyuncu gönderdi. Bunun karşılığını da ligin yükselen sol beklerinden Raum’un kenar ortasında geçen sezondan beri potansiyel gördüğüm ve beğendiğim Georginho Rutter ile buldu. Son dakikada Frankfurt tekrar öne geçebilirdi ama Hrustic birebirde kaçırdı. İki takım da açık oynayarak seyir zevki güzel bir maç izlettiler ve puanları paylaşarak haftayı kapattılar
Der Klassiker’de klasik sonuç değişmedi. Eksikler sebebiyle kadro kurmakta zorlanan Rose Akanji, Zagadou, Emre Can üçlüsü ile maça başladı. İlk bölümde Dortmund fena bir görüntü vermedi ve yine taraftarını umutlandırdı. Tabi ki bu umutlar erken bir Gnabry golü ile azaldı. Zagadou’nun vuruşta vücudunu Matrix Neo edasıyla esneyerek sakınması absürt bir görüntüydü. İlk yarıda Hitz’i çok zorladılar. 2 gol gelse de daha fazla gelebilirdi. Defanstan çıkarken kaybedilen toplar Bayern’i besledi ve Alman spikerin “Bayern, Dortmund ne sunarsa direkt alıyor” yorumu aslında son 5 yıldaki Der Klassikerlerin özetiydi. Dortmund da kanat ortaları ve Haaland’a atılan uzun paslarla Neuer’e ulaşmaya çalıştı ama durum pek iyi görünmüyordu. İkinci yarı kazanılan penaltı ve Emre Can’ın golüyle maç yeniden başladı denebilir ve Rose de Bynoe-Gittens hamlesiyle sahadaki yaratıcı oyuncu sayısını arttırdı. İngiliz oyuncu çok potansiyelli ve kalitesini kalabalıklardan kolay çıkarak ve adam eksilterek gösterdi ama son paslarını geliştirmesi gerekiyor. Dortmund’a bir penaltı daha çalınabilirdi ama ne hakem ne de VAR Bellingham’ın düştüğü pozisyonda reaksiyon vermedi. Nagelsmann Musiala değişikliği ile orta sahanın ortasındaki iş gücünü arttırdı. Musiala hem hücum hem de orta sahaya katkısıyla direkt etki etti ve Şampiyonluk golünü attı. 11. tez tepsiyi kaldırıyorlar ve 10’unda da Thomas Müller oradaydı. Kontratının yenilenmesi çok muhtemel ve kulübün kimliği ve DNA’sında yeri çok büyük. Gnabry, Neuer ve Lewandowski diğer sözleşmesinin yenilenmesi gerekenler. 3’ü de kulüp için çok önemli isimler ve ilerleyen süreç kulübün geleceği için çok önemli.
Pazar günü düşme hattını ilgilendiren 2 maç oynandı. İlkinde Augsburg, Bochum’a konuk oldu ve Weinzierl adına çok önemli bir maçtı. Takımı sezon boyunca güzel bir oyun oynamasa da kritik anları değerlendirerek tablonun son 3’ünden uzak kalmaya çalıştı. Andre Hahn gibi rakip defansın hatalarını iyi kollayan bir oyuncuya ilk bölümde ikram Leitch’tan gelmişti. Leitsch benzer bir hatayı DFB Pokal çeyrek finalinde uzatmalarda Freiburg’a karşı oynanan maçta yapmış ve kaleciye kafayla oynamaya çalışırken Sallai topu kapıp turu getiren golü atmıştı. Bu maçta da aynısını Hahn yaptı ve Riemann’ın üzerinden topu aşırttı. Bochum’da Reis’ın Covid sebebiyle olmayışı oyuncularının reaksiyonlarını da negatif etkilemiş olabilir çünkü Reis geriye düştüğünde kenardan takıma direktifler verip ateşleyebiliyordu. Üzerine ilk yarının bitimine yakın verilen saçma penaltı sonucu takım 2 farkla geri düştü. İkinci yarı gelen değişikliklerle Bochum hücumu hareketlense de Gikiewicz’i çok fazla zorlayan pozisyonlar olmadı. İkinci yarı oyun hakimiyeti ve kaleye isabet oranı artsa da sonuç gelmedi. Bu sonuçla Augsburg düşme hattından 3 puan daha uzaklaştı ve “die Unabsteigbaren” yani düşmeyenler lakabının altını bu sezon da çizmeye yaklaştı. Oyunları atraktif olmasa da en azından takımını ligde tutabiliyor. Bu durumdan diğer taraftarlar memnun olmasa da Augsburg taraftarı mutlu.
Haftanın kapanışında yine düşme hattı açısından önemkli bir maç oynandı. Magath ile tekrar puanlar toplamaya başlayan Hertha’da moral, sahadaki duruş ve kabiliyet tamamen değişti. Power Pose olarak adladırılan son zamanlarda çok popüler bir konu haline gelen saha içindeki vücut ve mimiklere bakılınca Hertha bu hafta başka bir seviyedeydi. Selke ve Kevin Prince Boateng takımın saha içindeki çavuşlarıydı ve hem teknik hem de moral olarak takım arkadaşlarını maç içinde ateşlediler. Maçın başında Selke’nin golü ile harika bir başlangıç yakaladılar. Suat Serdar, Darida ve Ascacibar’ı birlikte efektif kullanan Magath bunu rakip yarı sahada direnç oluşturma ve yaratıcılık olarak karşılığını aldı. Suat Serdar aslında Korkut döneminde de performansını iyileştirmişti ama Magath’ın gelişi ona da pozitif yansıdı. İkinci yarıda Stuttgart ligde başka çarelerinin kalmadığını anlayınca daha ataktılar. Mavropanos inisiyatif olarak ataklara katıldı hatta bir atakta orta sahadan tabiri caizse yara yara gelip Hertha defansına da çalımlar atıp Lotka’nın kalesine yakın mesafeden bir şut çekti ama savunmadan kornere gitti. Matarazzo fazla değişiklik yapmadı ama Führich uzaktan zayıf şutları haricinde pasif kaldı ve belki Coulibaly’i daha erken oyuna alabilirdi. Tiago Tomas geçen maçlara göre daha çok çizgiye yakın oynadı ve ana plan yine Sosa’nın ortalarıyla Kalajdzic’i bulmaktı ama bu hesap bu sezon, geçen sezona göre nadiren tuttu. Dolayısıyla aslında Mangala ve Tomas ile daha iyi organizasyonlar hazırlanabilirdi ama Stuttgart’ın takımca psikolojik de problemleri var keza bu takımdaki oyuncular potansiyelli ve önceki sezonlarda kalitelerini gösterdiler. Matarazzo’dan da pek şüphe duyulmuyor ama belki de takımın Kevin Boateng ve Selke gibi biraz daha yaşı geçkin ve gençleri yönlendirecek oyunculara ihtiyacı var. Wonderkid diye tabir edilen genç yetenekleri bulmakta ligin en iyilerinden ama onları saha içinde destekleyecek oyuncular lazım. Castro ile belki sözleşme yenilenebilirdi. Bu mağlubiyetle relegasyon ihtimali en muhtemel opsiyon gibi.
Yorumlar