Ligin üst sıralarındaki takımlar karşı karşıya gelirken, Bayern eksikleri sebebiyle yitirdiği puan farkı avantajını tekrar bu hafta yakaladı ve Haaland’dan yoksun Dortmund bozguna uğradı. Haftanın bir diğer kazananı ise Baumgart’ın karantina sebebiyle evinin oturma odasından kontrol ettiği Köln. Geçen sezon relegasyon oynayan takım Avrupa potasında.
Milli maç arası sonrası Bundesliga Hertha – Bochum maçıyla geri döndü. İlk yarıda Korkut’un ekibi daha aktif ve alanlar bulup istediği oyunları kurup devre arasına önde girdi. Belfodil ve Jovetic önde Bochum defansını zorlarken orta koridordan Tayfun Korkut’un kurgusu ilk yarıda işe yaradı. Stark ve Kempf de önemli anlarda sağlam durdu. İkinci yarı bu rüzgar tersine döndü. Polter değişikliği daha ilk sekansta karşılığını verirken Reis’ın müdahaleleri karşılığını verdi ve bir gol daha atabilirlerdi keza ikienci yarı hücum istatistikleri ilk yarıdakine göre katlandı. Herthanın yeni ismi Lee sağda hızını kullansa da son vuruş va rakibini ekarte etmede gelişmesi gerekiyor. Orta sahada rakibe karşı hamle olarak Suat Serdar’ı geç aldı. Erken girse rakibin baskısından onun pres ve top taşıma becerisinden faydalanabilirdi.
Baumgart’ın Covid sahaya çıkamadığı maçta takım yokluğunu hissetmedi. İlk yarıda rakibin hatalarını iyi değerlendiren, oyun kurarken Schlotterbeck ve Lienhart’a baskı yapan takım karşılığını erken golle aldı. İlk yarının son anlarından itibaren topa sahip olup daha aktif olan Freiburg uzaktan şutlar harici Schwäbe’yi zorlayamadı ve bu anlarda da kaleyi Timo Horn’dan kapan Schwäbe de kritik kurtarışlar yaptı. Tek yediği gol de VAR’da iptal olunca maçı golsüz kapattı. Freiburg oyununun defanstaki önemli isimleri an an iyi sekanslar verseler de maçın genelinde ideal performanslarından uzaklardı. Baumgart’ın ekibi bu maçla Avrupa kupası potasına girdi ve Hoffenheim, Leipzig ve Union da kaybedince haftanın en karlısı oldular.
Giderek alt sıraların gediklisi haline gelen Matarazzo’nun ekibi önceki haftalara göre hücumda daha etkili olsa da defanstaki koordinasyon eksikliği maçtan puansız ayrılmalarına sebep oldu. Ev sahibi topa daha fazla sahip olurken ayrıca Kalajdzic uzun bir süre sonra golle tanıştı. Frankfurt rakibi genel olarak istatistiklerde daha iyi olmasına rağmen duran topları oldukça etkili kullandı ve bir diğer pozitif faktör ise koşu mesafeleriydi. Glasner’in ekibi ligin en çok koşan takımlarından ve bu da maç sonuna kadar oyunda kalmalarını ve Lindström gibi oyuncularla rakip arkasına sarkabilmelerini sağlıyor. Ayrıca Hrustic hamlesi ile Glasner bir nevi kaleminin ucunu sivriltti keza girip takımını 2 kere öne geçirdi.
Geçen sezona göre artan istikrarını vurguladığım Hoffenheim eski ayarlarına dönüş sinyallerini veriyor. Mainz karşısında da kaybederek art arda 3. mağlubiyetlerini aldılar. Mağlubiyete rağmen istatistiklerin çoğunda öndelerdi ve iki yarıda birer topları direkten döndü. Frankfurt maçında olduğu gibi bu maçta da sprinter takım kazandı. Mainz’ın ilk golünde Stach’ın hızlı dikine alan kat edişi ile sonradan oyuna giren Lee araya iyi sızdı ve Onisiwo’nun pasında golle buluştu. İlk yarıda da Burkhardt hızıyla arkaya sarkıp sayılmayan bir gol atmıştı. Lee’den hemen sonra kazanılan penaltı ile de maçı bitirdiler ki bu penaltı ile Mainz Bundesliga’da art arda 33. penaltısını gole çevirdi. Hoffenheim’ın 3’lü defansı son 3 maçtır fazlasıyla misafirperver ve takım Avrupa potasına girmişken kaybedilen bu 3 maçla tekrar dışarda kaldılar.
Kruse’siz ilk maçına çıkan Union, alt sıralardan uzaklaşmaya çalışan Augsburg’a konuk oldu. Urs Fischer ilerideki 2 setli 2’li hücum planını bozmazken Voglsammer’a şans verdi. Yeni 10 numaranın sahibi, Bundesliga 2’de Paderborn ile iyi bir sezon geçiren Sven Michel oldu. Awoniyi ve Becker gibi isimlere rağmen istedikleri hücum aksiyonlarını bulamadıkları gibi eski Augsburg kalecisi Luthe hiç beklenmeyecek bir hata yaparak takımının geri düşmesine sebep oldu. Augsburg hücum olarak en aktif maçlarından biri oynarken uzun zamandır golle buluşamayan Niederlechner rakibi zorladı. İki takım da maçı 14 şutla tamamlasa da Augsburg’un şutları daha isabetliydi ve seken topları da topladılar. Bu kritik galibiyetle Stuttgart’ı ateş hattına attılar.
Max Eberl’in göz yaşlarıyla bıraktığı geçen sezon Avrupa kupalarına katılım için mücadele eden ama bu sezon düşme hattına yakın olan takımı Gladbach, en büyük rakiplerinden sayılabilecek Bielfeld ile berabere kaldı. Hoffmann ve Plea’nın en iyi maçlarından biri olsa da kaleye isabetli şut oranları düşüktü ve rakibin hızlı orta sahasını karşılamada zayıf kaldılar. Zakaria’nın Juventus’a transferi ile orada as kadroda etkin yer alabilecek isim sayısı da azalınca Hütter’in işi zorlaştı. O da bunun farkında olacak ki bu maçta sadece 1 değişiklik yaptı. Bu maçta da onun imdadına Sommer yetişti ve Bielefeld’in baskı kurduğu son bölümde onun sayesinde 1 puanla çıkabildiler. Hütter için eleştiriler daha da yoğunlaşırken Kramer tarafında daha pozitif bir iklim var. Serra sezon başında 1 numaralı forvet sayılsa da şimdi takıma girmeye başladı. Okugawa’nın yanında Wimmer’in de hücum katkısı üst düzey. Devre arasında da Castro ve Bello hamlelerinin yanında Burak İnce de takıma katılarak kadroyu zenginleştirdi. Umarız Çağlar gibi Altınordu’dan çıkıp Bundesliga’da parlar.
Cumartesi’nin kapanışı ligin son zamanlardaki en iyi 2 takımı Bayern ve Leipzig arasındaydı. Son şampiyonun bu galibiyeti ile Neuer ligde 310 galibiyete ulaşarak Kahn ile skoru egale etti. Bayern daha ilk dakikalarda baskıyla boğdu. Lewandowski’nin arkasındaki Coman-Sane-Müller-Gnabry dörtlüsü zaten kabus gibi çöktüğünde en sağlam defansların bile bir sınırı var. Ama bu 5 oyuncunun hücumda aktif yer alışı ve hatta Kimmich’in de iştahla katılması Bayern savunmasında boşlukları da beraberinde getiriyor. Örneğin Sane’ye orta sahada yapılan Klostermann ve Laimer baskısında kazanılan topu Nkunku hızlı biçimde ileri taşıdı ve Silva ile gol geldi. Bu kontra da Bayern defansı 2 set halinde 4 kişi ile rakibi karşılasalar da sürate engel olamadılar. Tedesco zaten ufak alanlardaki şok presini gelişiyle oturttu ve Kampl ile Laimer’i tercih etti. Aynı zamanda oyuncuların arasındaki mesafeyi kısaltarak oynadığı oyunla da maç boyunca daha az efor ve daha kolay pas yapmayı amaçlasa da Bayern gibi topu aldıktan sonra çok iyi uzun toplar atabilen oyunculara sahip bir takım karşısında onlar da yerleşikken yedikleri geçiş hücumlarındaki bu uzun pas trafiğini kesemediler. Yedikleri 2 gol da bu şekilde geldi. Üzerine özellikle Olmo ile fırsatlar kaçırdılar. Yine de Bayern’e karşı oynanan en iyi oyunlardan birini oynadılar ve muhtemelen üst sıralara tırmanışlarını devam ettirecekler.
Ligin zirvesini ilgilendiren bir diğer maçta Dortmund evinde Haaland’ın oynayamadığı maçta Leverkusne karşısında dağıldı. Savunma hataları bu maçta artık komik sakarlık videolarını andırırken Zagadou ve Akanji Dortmund’u kötürüm hale getirdi. Onların yanında ileride kaybedilen toplardan Leverkusen beslenirken hızlı çıkarak Kobel ile karşı karşıya geldiler. Seoane maç başlamadan önce umarım maç sonunda ne kadar sıkıcı bir maçtı deriz ve biz 1 farkla kazanmış oluruz diye daha düşük beklentilerle maça çıksa da Wirtz ve Diaby’nin yanında yeni transfer Andrich ve onun gelişi ile daha fit bir görünümde olup geçen seneye göre daha çok şans bulan Bellarabi, rakibin zaaflarını iyi değerlendirdi. Bir diğer dikkatimi çeken durum ise maç önünde DAZN yorumcularının dile getirdiği “Power Posing” konusuydu. Yani güçlü bir dış görünüm vererek ruh hali kötü olsa da sahada bunu yansıtarak takım olarak daha pozitif durmak. Tabi ki bunu teknik olarak desteklemek gerekiyor ama Dortmund gibi önemli hücum oyuncularına sahip bir takımda bu eksikti. Haaland varken o bunu sahaya taşıyor. Takımın da buna ihtiyacı var. Seoane’nin oyunu Bosz’a kanatları ve bekleri kullanış açısından benzese de takımına eklediği Andrich takviyesi takım savunmasına iyi bir eklenti oldu ve istikrarlarını sürdürürlerse rahatça Şampiyonlar Ligi’ne katılım hakkı elde edebilirler.
6 Kasım’da aldıkları Augsburg galibiyetinden sonra resmi maçlarda galibiyet yüzü görmeyen Kohfeldt milli arayı koltuğunda atlattı ve takımın da çehresini değiştirdi. Kruse ve Wind takviyeleri yapılırken kulübün uzun süredir 9 numarası olan Weghorst, Burnley’e gitti. Bu değişikliklerden sonra takımın hücumları nasıl gelişecek diye beklerken Jonas Wind’in presi ve savunma arkasına koşularının yanında onun arkasında Kruse ve Vranckx ve bazen de Steffen kaleye yakın oynadı. Puanlar toplamaya başlayan Fürth yine Leweling ve Dudziak ile etkili hücumlar geliştirse de uzaktan çekilen şutların sekmesi ile kaleci Burchert kontrpiyede kalarak gollerin birçoğunu böyle yedi. Solda Gerhardt’ı tercih eden Kohfeldt hücumda yine net oyunlar kuramadı ve galibiyete rağmen denk takımlara karşı yeni isimlerle ne yapacak merak konusu. Kruse’nin gelişi ilerideki koordinasyonu arttırırken forvet arkası veya ofansif orta sahada Waldschmidt,Nmecha kardeşler, Philipp ve hatta orada oynayabilen Lukebakio’ya sahip oluşu hala gıpta edilesi. Bu teknik oyuncularla beklenti de artıyor. Haftaya Frankfurt maçında daha sağlıklı bir görüntü oluşabilir.
Resimler: Kicker
Yorumlar