Bundesrapor  #14

Bundesrapor #14


  1. hafta bereketiyle gelirken Marsch’ı götürdü. Der Klassiker’de klasik sonuç ortaya çıkarken haftanın sürprizi Freiburg’dan geldi.

Açılış maçında Union, Leipzig’i duran toplarda bulduğu gollerle yendi. Akan oyunda da rakibin sol kanadını yıpratan Fischer, karantina sebebiyle takımın başında olamayan Marsch’ı zor durumda bıraktı. Leipzig üretkenlik konusunda sıkıntı çektiği maçta bu sezona damga vuran Nkunku ile tek golü buldu. Ama defansın bugün gününde olmayışı 3 puana ve Marsch’ın Leipzig kariyerine mal oldu. Ondan beklenti çok büyüktü ve Avrupa futbolundaki hızlı yükselişinin bir sonraki basamağı olarak görülüyordu ama hikaye başka bir yola saptı. Leipzig’in başına geçecek isimler arasında Roger Schmidt, Bo Svensson gibi isimler konuşulsa da biz yine Tedesco gelir mi acaba diye bakacağız.

Cumartesi gündüz seansında en çok dikkat çeken maçlardan bir tanesi Hoffenheim-Frankfurt’tu. Geçen sezonlarda arka arkaya seri yakalamasına pek alışık olmadığımız Hoffenheim’da Hoeneß bu hafta da kazandı. Gollerin güzelliği ayrı bir konu olsa da bu hafta seken toplar bu sefer Frankfurt’a dert açtı. Ayrıca alan savunması yaparken koridorlardan ceza sahası yayına çevrilen toplar da bir diğer problemdi. İkinci yarı Glasner’in ekibi oyuna dönse de Hoffenheim, Paçiençia’nın golü haricinde kompakt bir hale büründü. 3’lünün tamamının orijinin savunma olması da bir diğer sebep olabilir. Frankfurt’ta yenilgiye rağmen N’dicka’nın performansı yine iyiydi. Ligin en proaktif defanslarından ve belki de en radar altında kalanlarından.

Gol şenliğine dönüşen Leverkusen mücadelesi üzerine tek konuşulması gereken, Euro 2020-21’deki performansının devamını getiren Schick olabilir. Fürth yine evlere şenlik defansıyla bu işi kolaylaştırsa da bu 4 golle Schick, Haaland ile Lewandowski düellosuna dönüşen gol krallığı yarışına ortak oldu. Ayrıca bu galibiyetle ana tabloda kalmayı başardılar ve Bayern mağlubiyetinden sonra bu sefer erken toparladılar.  Seoane takımı Şampiyonlar Ligi’ne götürmeye kararlı gözüküyor.

Ligin ilk antrenör değişimlerinden olan Van Bommel-Kohfeldt değişikliği de isteneni veremiyor gibi. Bu hafta da Svensson’a kaybeden Wolfsburg’da takım baştan aşağı tanınmaz haldeydi. Maçın başlarında Lee’nin Arnold’u ekarte ederek başlattığı atak, Wolfsburg’un maçın genelinde tersine yatan kaleci gibi oluşunun fragmanıydı. Üzerine yine duran toplardaki yerleşimler içler acısıydı. Yaptığı değişikliklerden en etkili olanı Bornauw olabilir. Ayrıca madem 3’lü defans oynanacak, oraya Bornauw yazılmalıydı. Guilavogui ile geriden oyun kurmak isteyebilir belki ama bu aynı zamanda bir risk çünkü defans geçişlerinde bir stoperin iç güdüsü özellikle tandemin ortasında daha etkili olabilir.

Düşme hattına doğru ilerlersek, Bochum bu hafta da Augsburg karşısında kazanarak pek oralarla işi olmayacağını gösterdi. Thomas Reis, daha önce Bundesliga’da pek spot ışığı altına giremeyen 30’luk Polter ile orta sıralara kadar ilerledi. Duran topları ölümcül halde kullanan takımın karşısı zayıf Augsburg olsa da ilk yarı çok iyiydiler. İkinci yarı takım 3-0’a rağmen oldukça tedirgin bir başlangıç yaptı. Gregoritsch’in golünden sonra maç 2-1’miş gibi Augsburg dalga dalga gelse de defansta cansiperane oynayan Bochum maçı 3-2 bitirebildi. Onlardan beklenti ligde kalmaları ve topladıkları puanlar olası bir aşağı doğru ivmeye karşı iyi bir stok oluşturdu.

Alt sıraların diğer gediklisi Arminia erken geriye düşse de hücumda en aktif olduğu maçlardan birini oynadı. Maçın başında Baumgart ile seviye atlayan Salih bu hafta da gol atarken sonrası Köln için zorlu geçti. Benno Schmitz’in çizgiden çıkardığı top maçın kırılma anlarından biri olurken Köln 59’a kadar dayanabldi. Sezon başında büyük umutlarla transfer edilen Lasme sonunda ilk golünü attı. Wimmer yine iyi bir performans gösterirken bu haftaki oyun ligde kalma mücadelesi veren Bielefeld adına umut vericiydi ama son vuruşlardaki şanssızlık/yetenek eksikliği işlerini zorlaştırıyor.

Haftanın ana olayı Der Klassiker’e Hummels damga vurdu. İyi başlayan Dortmund’da Brandt hazırlanış ve bireysel bitiriş ile güzel bir açılış yapsa da Dortmund’un defansta her sezon onları Bayern’i takipten alı koyan sakarlığı bu maçta da tekrar etti. Topu karşılama, topu tehlike bölgesinden uzaklaştırma, defanstayken rakibin dağılımını hesaba katma gibi konularda sınıftan kalırlarken ilerideki arkadaşları da bir o kadar iyilerdi. Bellingham sezon başından beri gösterdiği performansın devamını gösterip Haaland’ın Neuer’in fotoğrafını çektiği golde yaptığı asist de güzeldi. Ama maça noktayı koyan yine Hummels oldu. Truva atı misali oynadığı oyunda her ne kadar bunu istemediğini düşünsek de takımını 2 golde zor duruma soktu. Bayern’in hücumdaki etkinliğine rağmen aslında beklendiği sıklıkta pozisyon yakalamadılar ve puan alınabilecek bir maçtı. Bu maçtan galip gelmeleri halinde birinci sıra, beraberlik halinde ise Bayern’i yakından takipte ilk sıra onların olacaktı. Bu mağlubiyetle Bayern farkı açmaya başlayıp uzaklaşacak mı merak konusu. Bayern’in Şampiyonlar Ligi’ne devam edişi, Kimmich’in durumu hala Bayern’i belki yavaşlatabilir. Dortmund ise Avrupa veya Konferans liginde daha mütevazı ekiplerle oynayarak lige daha fazla ağırlık verebilir.

Pazar gününü Freiburg şok biçimde açtı. Bayern mağlubiyeti sonrası cepten erken yemeye başlayıp çakılış görünümünde olan takım ilk yarı Gladbach karşısında iyi anlamda tanınmaz haldeydi. Gladbach defansı kenardan gerek duran top gerekse akan oyunda çevrilen toplarda karşılama ve uzaklaştırmada kayıtsız kalınca ilk yarıda 6-0’lık tarihi bir skor geldi. Tüm goller neredeyse 6 pasın içinde geldi. Yığın halinde kaleyi kapatan Gladbach defansı, Sommer’in de hareket alanını kısıtladı. Freiburg Bundesliga tarihinde ilk defa bir maçta 6 gol attı ve Bundesliga tarihinde ilk defa bir ekip ilk 25 dakikada kalesinde 5 gol gördü. Yakın zamanda bir Fürth maçında bu rekor kırılabilir. Maçta bir önemli enstantane futbol kamuoyunun en sevilen isimlerinden Streich’ın, Gladbach oyuncuları ilk yarının sonunda soyunma odasına girerken onları teselli edişiydi. Empati duygusunun doruğunda olduğu bir andı.

Kapanışı ise ligin yeni teknik direktörlerinden Tayfun Korkut Hertha ile ilk resmi maçına eski takımı Stuttgart karşısında çıktı. Korkut, Dardai’nin 3’lü orta sahasını dağıtarak 4-4-2 ile çıkarken çift santrfor tercih etti. Kafasında kurduğu oyun daha çok ikinci yarıda ortaya çıkarken ilk yarı savunma arkasına kaçırılan toplar ve orta koridorun kolay geçilişi  Darida ve Ascacibar gibi 6 numara tarafından engellenemedi. Torunarigha ve Boyata ile de aralarında iletişim olmayınca ilk yarı bunun tadını Matarazzo çıkardı. İkinci yarı asimetrik Matarazzo sisteminde Massimo’nun tarafını Korkut bolca kullandı ve Mavropanosu zorladı. İlk gol Jovetic’in kişisel becerisi ile glese de ikinci gol güzel bir organizasyonla geldi. Tayfun Korkut, defansla orta saha arasındaki iletişimi çözer ve Ekkelenkamp ile Serdar’a yaratıcı roller verebilirse takımını yukarı taşıyabilir.

Genelde ligin stabil olan teknik adam sistemi ülkemize örnek gösterilse de bu sezon ilk yarı üst sıraları hedefleyen takımlardaki değişiklikler oldukça dikkat çekiyor. Leipzig gibi bir organizasyon dahi buna giriştiyse Marsch’ın performansını oldukça zayıf görmüş olmalılar. İlerleyen haftalarda Marsch’ı başka teknik adamlar da izleyebilir.  Benim favori adayım her zamanki gibi Weinzierl.  

 

Yorumlar