Geçen sezon apar topar bitirilen Korona sezonu sonrası bu sezon da sosyal mesafeli olarak perde açıldı. Kısıtlı olarak kimi maçlara seyirci alınırken takımlar da stadyum gelirlerinin bir kısmına kavuştu. İlk hafta oluşu sebebi ile transferler de değerlendirildiğinden uzun bir yazı oldu. Keyifli okumalar.
Oyuncularını kaybedip üzerine de fazla transfer yapamayan Schalke için dramatik bir başlangıç. Rudy’nin sağ bekte başlayışı, Nübel’in performansı ile kaleyi kendisinden kaleyi devraldığı ve Brann’da kiralık olarak bitirdiği sezon sonrası gelip kaleye geçen Fährmann, Schalke’nin kadro derinliğinin olmayışı ilk maçtan ortaya çıktı. Wagner’in de anketlerde en erken gidecek oyuncu anketlerinde üst sıralarda yer alması da bu yüzden boşuna değil çünkü elindeki kadro gerçekte sınırlı. Geçmiş sezonlarda istikrarsız performans gösteren oyuncular bu sezon yine takımda ve Paciencia ve Ibisevic hücumda zengin bir görüntü verse de orta saha ve defansta gerçekten işleri zor. Tandemdeki Ozan Kabak gidebilir ve gitmese de bir sezon dinlenmeden sakatlanmadan bir yoğun bir sezon geçirmesi her ne kadar tekniği iyi olsa da zor. Alternatifi sakat Salif Sane’yi saymazsak Nastasic ve altyapıdan gelen Malick Thiaw. Geçen sezon stoperde Timo Becker ve Oczipka’da yer aldı ama Oczipka da muhtemelen kendi mevkisinde daha çok oynayacak. Todibo varken 3’lü savunma da oynanıyordu ama bu seçeneklerle oldukça zor. Ibisevic ve Paciencia’nın gelmesi ile Ahmed Kutucu fazla zaman bulamayacağı için kiralanması konuşuluyor.
Şampiyonlar Ligi’ni Bundesliga’ya hazırlık gibi değerlendiren Bayern de kaldığı yerden devam ediyor. Thiago maçın arefesinde ayrıldı ama Flick, Kimmich Goretzka ikilisi ile devam ediyor. Göreve geldiğinde Dortmund maçına da zaten Thiago olmadan çıkmıştı. 6 numara pozisyonunda Tolisso, Javi Martinez ve Cuisance’ı da kullanabilir. Gnabry ve Sane kanatta çok iyi işliyorlar ve Sane yer yer 10 numarayı andırıyor ve içeri de kat ediyor. Aynı zamanda serbest gezen bir santrfor gibi ve bu sene Lewandowski’ye skor konusunda ortak olacaklar gibi. Belki solda Coman’ı kullanıp Sane’yi forvet arkası olarak da oynatabilir ancak Flick Müller’den de kolay vazgeçmeyecektir. Bu durumda Şampiyonlar Ligi finalinde mükemmel oynayan Coman için talihsizlik olur. Alaba’nın menajeri ile maaş pazarlığı tat kaçırsa da Bayern Münih için yeri dolmayacak oyuncu yok çünkü jenerasyonlar arası geçişler 2000li yıllarda çok pürüssüz. Robbery’den sonra Coman ve Gnabry geldi. Geçen sezon Perisic’ten de faydalanıldı. Dolayısıyla Bayern’in B ve C planları mevcuttur. Aslında Alaba’nın tek problemi maaş değil çünkü o sol bek oynamak istiyor ama Flick onu stopere çekmek istiyor. Onun son yıllarda takıma katkısı yadsınamaz ancak takımın defansif rotasyonu o kadar geniş ki Kimmich orta sahada değerlendirilebiliyor. Belki sözleşmesi bitmeden satıp stoper orijinli bir isim alabilirler.
Baden Württemberg derbisine baktığımızda Streich her yaz olduğu gibi önemli isimlerini kaybetmesine rağmen oyun mentalitesini farklı enstürmanlarla sürdürüyor. Kaleci Flekken dirseğindeki sakatlık sebebi ile 6 ay yok. Geçen sene Mainz’da Zentner sakatlanınca kaleye geçmişti. Schwollow’un gitmesi ile Flekken as kaleciliği alma şansını elde etse de sakatlık planlarını alt üst etti ve Müller yine bir sakatlık hadisesi sonrası kaleye geçti. Geçen sezon Karlsruhe ile 34 maça çıkan Uphoff da maç kondisyonu sebebi ile tercih edilebilir bir seçenek aslında ancak Florian Müller oldukça potansiyelli bir kaleci. Geçen sezon Bayern’in ikinci takımında kiralık olarak forma giyen Woo-Yeong Jeong da dinamik görüntüsü ile Streich’ın kadrosunun daimi isimlerinden biri olacak gibi. Takımın geri kalanı ise kaldığı yerden devam ediyor. Kenarda Chang-Hoon Kwon,Gulde, Demirovic gibi isimler de kadro derinliğinin altını çiziyor. Ayrıca sakatlıkları olan Guus Til, Jannik Haberer ve Kevin Schlotterbeck ile kısacası Freiburg ilk 8’i zorlayacak potansiyelde bir takım. Santamaria’ya ödenmiş olup Freiburg’un bir oyuncu için ödediği en yüksek bonservis bedeli olan 10 Milyon Euro da takımın vites yükselttiğinin işareti gibi.
Stuttgart ise geçen seneki kadro üzerine Bundesliga kalibresinde pek fazla isim katamadı. Savunmaya alınan Waldemar Anton ve Kaminski performansları ile sorgulanan isimler. Wamagintuka hücum aksiyonlarında en etkin isim görünümündeydi ve oyuna sonradan giren Kalaydzic de güzel bir izlenim bıraktı. Üçlü savunma da doğru formasyon mu tartışılır çünkü kanatlardan çok fazla akın yediler ve alanları savunmakta çok iyi değillerdi. Savunmayı dörtleyip dikine oynayınca daha iyi bir performans gösterdiler.
Yazın aktif takımlarından Köln ileride güçlenmiş gözükse de defansif problemler devam ediyor. İlk yarıda atılan ilk gol topu oyuna sokmakta çektikleri güçlüğü ele veriyor ve önde basan takımlar için bu büyük şans. Kariyerine defansta başlayan Jonas Hector’u defansa döndürmeye ikna etmeye çalışabilirler. Hoffenheim’a karşı çok fazla boş alan verdiler. Atakları da kanatlardan ortalara bağlı ancak dikine de oynayabilmeleri gerek çünkü her takım Köln santrforlarını ceza sahasında rahat bırakmayabilir. Geçen sezona nazaran ileride daha skorer oyunculara sahip olmaları.
Uli Hoeness’in yeğeni Sebastian Hoeness’in çalıştırdığı Hoffenheim, Nagelsmann zamanın andıran atak bir futbol oynadı. Geçen sezon sakatlanan Kramaric iştahlı başlayıp ilk hafta hat trick yaptı. Geçiş oyunlarında iyiler ve hücuma takım halinde iyi kalkıyorlar ancak aynı beraberlik defansta yok gibi. Özellikle duran toplar ve içeri yapılan ortalarda top takibi ve yer tutmada başarılı değillerdi. Bu kadar skorer bir takımın beklenmedik puanlar bırakmasına sebep olacak nitelikte bir zafiyet. Bunun üzerinde çalışmaları gerekiyor.
Önceki sezonların flaş takımı Eintracht Frankfurt bu sezona da iddaalı başladı. Bielefeld’e karşı topa daha çok sahip olup daha fazla üretse de son vuruşlarda çok iyi değillerdi. Takım Kamada ve Kostic’in yaratıcılığına göre şekilleniyor ve ritim tutuyor ancak Adi Hütter 4’lü savunmada kime hangi rolü verecek merak konusu. Tecrübeli bir üçlü tandem fena değildi. Adi Hütter’in Djibril Sow’dan daha fazla faydalanabileceğini düşünüyorum. Kamada’nın işlemediği zamanlar o iyi bir alternatif olabilir. İlerleyen haftalarda zevkle izlettirecek bir takımlar bu aşikar. Bielefeld ise kolay lokma olmadığını bumaçta gösterdi. Voglsammer’den yoksun olmalarına rağmen hücumda yine aktiflerdi. Sergio Cordova da yerinde bir hamle olmuş. Doan Ritsu da yakından takip edilmesi gereken bir isim. PSV’den kiralanan Japon oyuncu adından bu sezon bolca söz ettirecek gibi.
Yaz transfer sezonunu en aktif geçiren, forumcuların deyimi ile fiyat/performans olarak son derece iyi seçimler yapan Augsburg beklendiğinden daha etkili bir başlangıç yaptı. Philipp Max’ı kaybetseler de Caligiuri, Gikiewicz ve Tobias Strobl hamleleri takıma tecrübe ve lider bir oyuncular kazandırdı. Forvetleri açısından da çok zengin bir kadro oldu çünkü kenarda Finnbogason oturuyordu. İlk hafta karşılaştıkları kaleci takasından da fazlasıyla karlı çıktılar keza Gikiewicz ligin en yetenekli kalecilerinden. Dolayısıyla Augsburg alt sıralardan uzak hatta Avrupa yarışına dahil olabilecek potansiyelde bir takım haline geldi. Rakip Union Berlin de hareketli bir transfer dönemi geçirdi ve Urs Fischer’in ekibi henüz oyun olarak oturmamış gözüktü. Geçen sezon Gikiewicz savunma oyuncularına uyarılarda bulunuyordu. Bu sene de Luthe aktif olarak iletişim kurmalı. Yenilen son golde her ne kadar Andre Hahn’ın bireysel azmi övülesi olsa da hata hanesine yazılacak bir pozisyondu.
Ligin Augsburg’un yanında bir diğer beklentilerin yüksek tutulduğu takım da Hertha Berlin. Transfer hamleleri, Labbadia’nın varlığı ve yapılan yatırımlar onlardan beklentileri arttırıyor. Bremen karşısında her ne kadar kolay boş alanlar bulsalar da oyuncuların futbol zekaları da onları birkaç adım öne çıkardı. İleride Lukebakio, Cunha ve Cordoba gerçekten büyük lüks. Üzerine Piatek de eski ritmini bulursa onların maçları da baya seyirci toplayacaktır. Onların da başlıca zaaflarından biri Braunschweig’a kaybedilen kupa maçında görüldüğü üzere duran toplar. Bremen ise Tahith Chong harici takıma ciddi anlamda yenilik katamadı. Geçen sene yaşanan sorunlara rağmen Kohfeldt’in çok fazla değişiklik yapmayıp sadece kiralanan isimlerin bonservislerini toplaması çok eleştirildi. Eleştiriler de Hertha Berlin maçı ile yerinde görünüyor. Kupa maçında Chong’un iyi performansı takıma bir kreatif oyuncu kazandırıldığını düşündürebilir ancak defansif anlamda takım berbat. Ne markaj ne de alan savunması başarılı. En büyük problemlerden biri takımdaki lider eksikliği olabilir. Sahada geçişler esnasında takım otonom düşünemiyor. Oyun esnasında bu sürece birisinin dahil olması lazım. Bunu Kruse gitmeden önce gayet iyi yapıyordu. Klaassen ve Maximilian Eggestein iyi oyuncular olsalar da bu konuda büyük takımlara karşı oynanan maçlarda pek iyi değiller maalesef. Aşağılarda geçen bir sezon olacak gibi.
Cumartesi akşam seansında Borussen derbisi vardı. Dortmund 20 yaş altı oyuncularının bolluğu ile gençliğe başka bir boyut getirdi. Takım ileride gerçekten çok iyi bundan kimsenin kuşkusu yok ama arka kısım endişe veriyor. 3 stoperle çıkan (Emre Can’ı saymazsak 2) Favre, Hazard ve Meunier’den ful artı ful bir kanat performansı beklerken Hazard sakatlanıp sol bek Passlack girdi. Daha önce bu taktikle maçlar kazanması Favre’ın iştahını kabartsa da ofansı güçlü rakiplere karşı bu diziliş çok pişman edebilir. Stopere ihtiyaçları var ve geride sağlam durmaları gereken maçlarda defansif içgüdüleri yüksek olmayan oyuncularla sıkıntı çekebilirler. Özellikle Avrupa arenasında hızlı sonuca gitmeye çalışan rakipler 15 dakikada fişi çekebiliyor.
Marco Rose ise kiralık hamlelerle kadrosuna takviye yaparken kalabalık tuttuğu orta saha gayet iyi işliyor gibi. Gladbach’ın da sorunu defanstaki istikrarsızlık. Zira onlar da oldukça potansiyelli bir takım. Neuhaus, Lainer, Plea ve Thuram, ligdeki ve Avrupa’daki diğer takımların gıpta ettiği isimler. Marco Rose de güven veren bir teknik direktör. Rakibe göre de kadrosunu şekillendiren bir isim. Bu maçta oynama olasılıkları olan Plea ve Thuram’ı riske etmeyerek kulübeye oturttu. Rose ekibinde en çok göze çarpan savunma geçişleri. Savunmadaki isimler veya orta saha rakip sahadayken top kaybedildiğinde dönmede aksıyor veya ileride baskı kurup topu kazanamıyor. Büyük takımların belirli bir süre içerisinde topu geri kazanma hedefleri vardır veya alan kapatırlar. Gladbach bu günümüz gerekliliklerini Dortmund ve Bayern gibi hızlı çıkan takımlara karşı karşılayamıyor. Bu problem haricinde gerek kadro gerekse teknik direktör özelinde Gladbach ligin iyi ekiplerinden.
Pazar gününün açılış maçın da Şampiyonlar ligi yarı finalisti Leipzig, Bayern gibi ayaklarının tozu ile sezonu DFB Pokal ile açtı. 3’lü tandemle başlayan Nagelsmann tandemin ortasında Tyler Adams, bek orijinli Halstenberg’i de sol stoper olarak kullandı. Angelino’nun daha ful bir sol kanat oluşu da bunda etkili olabilir keza 4’lü defansta Nagelsmann’ın sol bek tercihini daha çok Angelino’dan yana kullanması daha muhtemel. Geçtiğimiz sezon sakatlıklarla boğuşan Forsberg de sezona 11’de başladı ve penaltıdan takımın bu sezon ilk golünü attı. Nagelsmann bu sene onu forvet arkası ve 10 numara olarak kullanarak daha ofansif kullanacak gibi. Sörloth transferi ne zaman biter bilinmez ama Werner’in yokluğunda onun yokluğunu ofansif anlamda Olmo ve Forsberg ile kapatmaya çalışacak. Kadroya yerleşirse Hwang Hee Chan’ın potansiyeline göre aslında bu beklentiyi karşılamaktan fazlasını da yapabilirdi ama Sörloth’un transferi ile kendini göstermesi için daha az süre alacak gibi. Onun adına olumlu an fikstürün dar olup İngiliz haftalarının fazla olacağından ister istemez rotasyonun bu sene bir zorunluluk oluşu ve bu aslında ligde her takımın genç oyuncuları için bu bir şans.
Genç oyuncular demişken rakip Mainz’a geçelim. Düşük profilli bir transfer sezonu geçiren Beierlozer ekibi adına bu sezon Leipzig deplasmanı ile başlamaktan daha kötüsü Bayern deplasmanı olurdu heralde. Takımdaki oyuncular potansiyelli ama pozisyon hataları bol. Dizilişte bloklar arası iletişimsizlik çok yüksek. Geçen sene ileride Quaison ve Onisiwo gibi oyuncuların bireysel yetenekleri ile varlık gösteren Mainz bu sene bir takım olması gerekiyor. Beierlozer yeni genç oyuncular entegre etmeye çalışıyor ancak Mainz’da konuşulması gereken daha çok bir A planı. Hücum ederken ve savunurken tüm bölgelerde sahaya dizilişler hatalı. Rakip takımda bir oyuncu adam eksilttiğinde reaksiyon gösterip açık kapatmakta geç kalıyorlar. Bunun benzerini Gladbach da yaşıyor. Ligin zirvesindeki ekipler güçlü kadrolara sahip olsalar da onların parladıkları anlar da tek bir organizma olarak hareket ettikleri zamanlar. Stuttgart karşısındaki Freiburg da ilk yarıda böyleydi. 2018-19 sezonunda Funkel ile Düsseldorf da kötü zamanlar geçirse de Funkel’in takım bilincini getirmesi ile ikinci yarı çıkışa geçmişlerdi. Beierlozer bu bilinci getiremezse alt sıralarda silik bir takım olarak devam edecekler ve açıkçası geçmişte iyi futbolcular ve teknik adamlar çıkaran Mainz daha iyisini hak ediyor.
Haftanın son maçı ise sürpriz bir şekilde golsüz bitti. Gollü maçların takımı Leverkusen Havertz’siz ve Volland’sız ilk maçında ileriye top aktarmada ciddi güçlük çekti. Defansta önceki sezonlara göre daha iyiler. Bireysel hatalar yine olsa da alan kapatmakta ve orantılı agresiflikte bir takımdılar. Havertz yokluğunda Kerem Demirabay ve Wirtz’e oyun kurduran Bosz ilk yarı istediğini alsa da ikinci yarı yeteri kadar rakip sahada varlık gösteremediler. Diaby ve Bellarabi gibi isimlerin içe katetmesi ve elde ettikleri topları ezbere ortalardan ziyade arkadaşlarına direkt paslarla değerlendirmeleri gerekiyor.
Wolfsburg ise topa daha çok sahip olan ve daha spesifik tehlikeler yaratan takımdı. Defansif anlamda çok iyilerdi ve Leverkusen hücumcuları ile Kastels’i kolay kolay karşı karşıya getirmediler. Glasner’in takımı da Avrupa kupası elemeleri sebebiyle sezona erken başladı ancak kadro derinliği olarak fena konumda değiller. Bu maçta bence şansları yaver gitmedi çünkü hazırladıkları ataklar, ceza sahası önünde çoğalmaları gayet olumlu sinyaller verdi. Belki rakip yarı sahada daha çok top tutmayı deneyebilirlerdi ama bunu da Leverkusen gibi kontra atakları seven bir takım karşısında riske etmek istememiştir Glasner. Önümüzdeki haftalarda performanslarını merak ediyorum.
Yorumlar