Ligue 1 bitirildiğine göre yazacak bir lig lazımdı. Almanlık böyle bir teklif yapınca geri çeviremedim. Sezon sonuna kadar Alman Futbolu'nda Bundes Notları'yla buradayım.
“Mourinho mu gelsin yoksa Poşet'i mi alalım? Sezon sonuna kadar beklenebilir aslında eğer Nagelsmann falan gelecekse. Flick efendi adam, sıkıntı yapmaz başka teknik adamlardan bahsederken.”
Hatırladınız mı o dönemleri? Hansi Flick sadece idare etmeye gelmişti. Zaten üst üste iki tane de mağlubiyet aldı. Durun bakalım bir devre arası olsundu. Fikstür de zaten sorunsuzdu Gladbach maçı sonrası. Flick Bayern'in başına geçtikten sonra ilk 25 maçında 22 galibiyet alabilen ilk teknik direktör oldu. Evet Pep dahil. Avrupa'nın 5 büyük liginde 8. kez 5+ gol atan ilk takım oldular. Sadece 1'i Flick döneminde değil. Müller 29 haftada 18 asiste ulaşan ilk oyuncu, Kovaç dönemindeki ilk 10 maçında sadece 3 asisti vardı. Lewo 28 golle Avrupa'daki en golcü oyuncu. Bayern 29 maçta 86 gol attı, bu da Bundesliga rekoru.
Sapkın bir performans. İşin taktiğini falan bir kenara atalım ve Boateng'in söylediğine bakalım; “Hansi geldiği andan itibaren bize özgüven aşıladı. Antrenmanlar stres kaynağı olmaktan çıktı. Sanıyorum herkes büyük bir keyif alıyordur yeniden futboldan”.
Flick Neuer'in geçen seneki felaket performansını zirveye çekti - 3.8 gol önleme istatistiğiyle oynuyor bu sezon, geçen sezon -1.9'muş - yeniden. Boateng tekrar futbola döndü, Davies uçak modunda oynuyor, Müller 2014-15 sezonunu hatırlatmaya başladı.
Bayern sezonu bitirdi sayılır. Benim esas merak ettiğim şey, ufak sorunları düzelten Flick, koca bir sezon planlaması kendisine bırakıldığında ne yapacak? Luca Toni'nin 29 yaşından sonra elit seviyeye geçtiği gibi, 55 yaşında kariyerine başlayan bir üst düzey teknik direktör mü izliyoruz, yoksa di Matteo gibi bir anda elit sandığımız ama elimizde patlayan biri mi olacak?
Favre kendi sorunlarını üretmekten neden bu kadar hoşlanıyor anlam veremiyorum. Evet, Bayern yıllardır hep bir adım önde başladı Dortmund'dan. Evet, her daim ekonomik ve kadro yapısı anlamında kovalayan taraftı Dortmund. Ve yine evet, ne olursa olsun kazanma alışkanlığına sahip bir kulübe karşı uzun vadede üstün gelmek, hele ki gençlerle çok kolay değil. Ancak bence bu sefer ne Dortmund'un ne de Favre'nin elinde bu kadar net bahaneler var. Tarihi bir transfer döneminin üstüne Haaland'ın gelişi, sakatlıklarla dolu, çoğu zaman yedek kulübesini tamamlayamayan bir takımdan rotasyonu inanılmaz geniş bir takıma evrilme ve sezonun sonunda yine aynı hikaye. Hava toplarında sürekli eksik, rakibi karşılarken bu kadar fazla hata yapan ve skoru koruma konusunda felaket bir takım Dortmund. Bunda yapının ve dizilişin sürekli değişmesinin etkisi mutlaka vardır ki, Favre cidden rotasyon konusunda takıntılı gibime geliyor. 12 kez 4321, 8 kez 3421, 8 kez 343 ve 1 kez de 442 denemiş bu sezon. Daha kötüsü de aynı dizilişle üst üste 4. maça hiç çıkmamış. Gençler, coşkunlar, eğlendiriyorlar ama stabil bir yapı olmadan, merkezde Emre ve Witsel'den en az biri olmadan onların güçlü rakibe karşılık verdiğini pek göremedik.
Bu sezon iki tane adam var. İkisi de “Bundesliga'nın Anadolu teknik direktörleri” cephesini temsil ediyor. Gisdol ve Labbadia. İlki Köln'ü dipten aldı, sonra Mark Uth'un kariyerini dipten aldı ve Köln'ü düşme hattından çıkardı. Şimdi duraklama döneminde. İkincisi ise daha beter bir şey devraldı. Kötü bir teknik adamla sezona başlayan, üstüne dünyaca ünlü Klinsmann'ı getirip yönetim krizi yaşayan, bu sırada zengin sahibi sükse yapsın diye para saçan bir takıma geldi Labbadia ama şu an Leipzig deplasmanı dahil oynadıkları bütün maçlarda üstün olan taraftılar. Tam bir “Ne oldum demeyeceksin” muhabbeti bu galiba. Bundesliga kulüplerinden ricamdır, U19 takımınızı çalıştıran her 35-40 yaş arası genç hoca deha taktisyen değil. “Kendi Nagelsmann'ımızı şeyapacağız” muhabbetine lütfen bi son verin.
Yalan yok Huddersfield'daki ilk sezonunda Premier Lig'de kalınca ben Wagner'e bir ısınmıştım. Oynattığı futbol rezalet falan olabilirdi ama o takımla o oynanırdı. Schalke'ye geldiğine de sevindim hatta. Sevimli adam, bakalım imkan verilince ne yapacak falan dedim. Sonra bu adamın takımı ilk isabetli şutunu sezonun üçüncü maçının ikinci yarısında atabildi. Genç bir takımdı, olurdu böyle şeyler. Bir şeyler oturtmaya çalışıyordu adamcağız. Bayern'den 5 yediler. E hangimiz yemeyiz yani? E sonra gelen vurdu, geçen vurdu be kardeşim. Yani bakın Wolfsburg da kabız bir takım ama en azından yemiyor. Sonra yemeyen adam Nübel krize sebep oldu, yedek kaldı, saçma sapan goller yediler. Bugün Schalke 2020'de Union Berlin forveti Sebastian Andersson'la aynı miktarda gol atmış durumda. Yiyorlar. Atamıyorlar. Werder Bremen maçının ilk yarısında Weston McKennie'nin attığı iki şut dışında herhangi bir şeyleri yok. Hayat belirtisi dahil. Son yıllarına da bakarsak, Bundesliga'nın en Alman olmayan kulübü Schalke galiba.
Frankfurt Wolfsburg'u yenemeseydi biraz da onları gömecektim ama Hütter'e bir haftalık mühlet. Werder'e yenildiklerinde telafi ederiz.
Gelelim Bundes 2'ye. Yok taraftarlar hala olayı çözememiş, kulüp artık büyük değilmiş, önce Bundesliga 2'de olduklarına inanmaları lazımmış, şehir olayı kavramamış, Covid'i ciddiye almıyorlarmış, oyuncular da ciddiyetsizmiş. Dieter hocam madem bu kadar sıkıntılı bir yer, e istifa et?
Yani öne geçiyorsun, tutamıyorsun. 0-0 gidiyor, açamıyorsun, savunmaya bir onu bir bunu koyuyorsun milletin feleği şaşıyor. Bir bakıyorsun Kittel 11, bir bakıyorsun 4 maçta oynamış Jairo 11. Hinterseer en fazla gol atan oyuncun kullanmıyorsun, en kritik maçta gol atsın diye aldığın Pohjanpalo'nun yerine oyuna sokuyorsun falan ben cidden çözemedim seni.
Yani bu kadar rezalet bir Stuttgart'ı nasıl geri döndürebilirsin? Wehen'e karşı nasıl iki kez geriye düşebilirsin? Hadi bunları toparlayacaksın, bu olumsuzluğu nasıl düzelteceksin?
Arminia artık Bundesliga'da gibi. Geçen sezon dikkat çektiğim Grammozis ve Heidenheim ilk 2'ye baskı yapmaya devam edecekler. İkisinden birinin çıkmasını çok istiyorum.
Yorumlar