Almanların klas golcüsü: Mario Gomez

Almanların klas golcüsü: Mario Gomez


Hafızalarımızda attığı gollerle iyi yer edinmiş ve saygıyı hak eden klas bir golcü olan Mario Gómez García'yı daha çok Türkiye'de yaptıklarıyla biliyoruz. Ama o her gittiği yerde iz bırakmış bir oyuncu, sosyal medyanın tabiriyle en "underrated" oyuncuydu.

 

Futbol delisi Mario!

Her gün okuldan eve gelip yemek yemeden ve ödevlerini bitirmeden yaptığı tek şey vardı: Evlerinin arkasındaki bahçede top oynamak. Gomez o günleri şöyle anlatıyor: "Hepiniz genç çocukların profesyonel olma hayaliyle futbol oynadıklarına dair hikayeler duymuşsunuzdur. Her şey aynı şekilde başlıyor: Başka hiçbir şeye zaman ayırmıyorsunuz. Tek istedikleri top oynamak. Ne kadar geç ya da ne kadar soğuk olursa olsun. Ben de farklı değildim. Her gün okuldan eve geldiğimde sırt çantamı köşeye atıp annemi arardım 'Anne, ben dışarıda futbol oynuyor olacağım' derdim. Annem ise 'Bekle, bekle, bekle! Bir şeyler yemelisin. Önce ödevini bitirmelisin' derdi. Ama arka kapı çoktan kapanmış olurdu ve ben de bahçemizde olurdum."

Jay-Jay Okocha gibi oynamak

Gomez çocukluğunda televizyonda maç izlemektense dışarda futbol oynamayı tercih ettiğini söylüyor. Bir gün babasına dışarı çıkıp top oynamak istediğini söylemiş, ancak babası yanına oturtup hayran kalacağı Jay-Jay'i izlemesini istemiş. O an için şunları söyleyen Gomez: "Televizyonda futbol izlemeyi sevmezdim. Benim için her zaman çok sıkıcıydı. Dışarı çıkıp oyunu gerçekten oynayabilecekken neden ekranın önünde oturasın ki? 'Baba, dışarı çıkalım!' dedim. Ama babam çıkmak istemiyordu ve bana 'Bunu görmeni istiyorum Mario. Sadece izle.' dedi. Kafamı kaldırdığımda ekranda bir Eintracht Frankfurt oyuncusu vardı. Topu diğer takımın kalecisinin etrafına, sonra bir defans oyuncusunun etrafına ve sonra başka bir defans oyuncusunun etrafına - sadece onlarla oynayarak - kolayca kaleye sokuncaya kadar topu sürdü. 'Woahhhhhhhh' dedim. 'Az önce ne yaptı? Gördün mü? Bu Jay-Jay Okocha. Ve onun gibisi yok.' dedi babam. O andan itibaren Jay-Jay gibi oynamayı hayal ettim. O benim idolümdü. Topla oynaması - bir sanatçı gibiydi. Bir topla hayal bile edemeyeceğim şeyler yaptı. Ve o top sürmeyi ve golü gördükten sonra, her Pazar babamla maç özetlerini izledim. Hatta onunla maç izlemeye bile başladım."

İspanyol kökleri, Brezilyalı idolleri

Adından da tahmin edebileceğiniz gibi, Gomez'in İspanyol bir kökeni var: Babası Jose Gomez Garcia, Granada yakınlarındaki küçük Albunan köyünden, annesi Christel Roth ise Alman. Genç Mario, babasının futbol sevgisini erken yaşlardan devraldı ve kuzenleri ve amcalarının televizyonda El Clasico'yu izlemek için eve toplandığına dair güzel anıları var.

The Players' Tribune'e konuşan Gomez: "Ailem Real Madrid taraftarıydı ama konu futbol olduğunda kimse bana ne yapacağımı söyleyemezdi. Böylece Barcelona'yı desteklemeye karar verdim. Brezilyalı oyuncuları izlemeyi çok severdim. Özellikle Ronaldinho, Rivaldo ve her zaman favorim olan Romario'yu. Onun ceza sahası içinde hareket ederken ki atikliğine ve kendisi için yaratabildiği alana hayrandım."

 

Stuttgart'ta büyümek

Stuttgart şehrinin yakınlarındaki Riedlingen'de doğan Gomez, 13 yaşında Stuttgart'a katılma teklifini, evden ayrılmak için çok erken olduğunu düşünerek geri çevirdi. Yine de 16 yaşında Die Schwaben'e katıldı ve 18 yaşında Şampiyonlar Ligi'nde Frank Lampard ve Marcel Desailly gibi isimlerle karşı karşıya geldi. VfB'de sadece sekiz ay görev yapan efsanevi İtalyan teknik direktör Giovanni Trapattoni'den ilham alan Gomez, müthiş bir bitirici oldu ve kulübünün 2006/07'de beşinci lig şampiyonluğunu kazanmasına yardımcı oldu. Ayrıca 2007'de Almanya'da Yılın Futbolcusu seçildi.

Gomez, ödül aldığını bir gazeteci tarafından öğrendikten sonra, "Şok oldum" dedi. "Dürüst olmak gerekirse, benim için en önemli şey Stuttgart'ın yıllarca beşinci veya altıncı bitirdikten sonra tekrar şampiyon olmasıydı ve ben de bu başarının bir parçasıydım. Ödül ise beni herkesin radarına soktu. Sonunda profesyonel futbola geldiğimi hissettim."

Bavyera'ya adım

Gomez, Euro'da oynama şansını kaçırmış olsa da, 2009 yazında Bayern'e 30 milyon Euro maliyete patlamıştı ve yeni bir Bundesliga transfer rekoru kırmıştı. Bavyera devi için uyum sağlaması biraz zaman aldı (İlk sezonunda sadece 10 gol attı). Bir sonraki sezon Miroslav Klose ve Ivica Olic'in sakatlıklarından sonra Gomez bu fırsatı değerlendirdi. Bu sezon 8. haftada Hannover'e karşı hat-trick yaptı ve bir daha arkasına bakmadı ve 28 golle Bundesliga'nın gol kralı oldu. Yedi aylık bir süre içinde Louis van Gaal'ın takımında yedek bir figürken ilk aranan isim olmuştu.

"Kariyerimin en büyük zaferlerinden biriydi" diye itiraf etti. "Van Gaal'ın bir futbolcu olarak benimle ilgili fikrini tamamen değiştirmiştim. Daha da önemlisi, işler benim için kolay gitmediğinde, bunun üstesinden nasıl geleceğimi öğrendim."

Bayern'de doymuşluk hissi

Takım arkadaşları gibi Gomez de Allianz Arena'da Chelsea'ya finalde kaybettikleri Şampiyonlar Ligi finali yenilgisinin ardından küllerinden yeniden doğmaya ve Bayern'in sadece Almanya'nın değil, Avrupa'nın da en iyisi olduğunu kanıtlamaya kararlıydı. Sezon sonunda efsanevi bir 2012/13 sezonu geçirmişlerdi (Şampiyonlar Ligi, Bundesliga ve Almanya Kupası), ancak Gomez yaz aylarında ayak bileği ameliyatı geçirdikten sonra Kasım ayında takıma katılmıştı. Mario Mandzukic'in kadroya katılmasıyla artan rekabetle karşı karşıya kalırken, o sezon sadece dokuz lig başlangıcı yaptı ama yine de tüm müsabakalarda 19 gol atmıştı. En önemlisi, göz kamaştırıcı Bayern kariyerinin (174 maç 113 gol) son maçı olan DFB Kupası finalinde eski kulübü Stuttgart'a karşı kahraman olmuş ve Bayern'in eşi görülmemiş üçlüsünü tamamlamak için 3-2 kazandıkları maçta iki gol birden atmıştı.

"Bayern gibi bir kulüpte oynamak gerçekten çok zor" diye itiraf etti. "Her gün yüzde 100 olmak zorundasınız ve beklentiler her zaman daha yüksek. Lig şampiyonlukları ve Şampiyonlar Ligi kupasını kazandıktan sonra, başka bir şey denemek istediğime karar verdim ve Fiorentina'da oynamak için İtalya'ya gittim."

 

Beşiktaş ile küllerinden doğdu

Gomez, Fiorentina formasıyla uzun süre oynayamadan üç maç sonra ağır bir sakatlık geçirdi. Burada sakatlıklarla boğuşan Alman golcü kendini bulmak için rotasını bu sefer bambaşka bir ülkeye çevirdi. Beşiktaş'a gelmişti, ancak sakatlığı nedeniyle ona kuşkuyla bakılıyordu. İlk üç maç suskundu ve herkes endişeliydi çünkü Kara Kartallar için bu sezon önemliydi, yedi senelik şampiyonluk hasretine son vermek istiyorlardı. Daha sonra Gomez bir açıldı tam açıldı, sezon sonunda hem takımını şampiyon yaptı hem de kırmadığı rekorlar kazanmadığı ödüller kalmadı. Sezon sonu geldiğinde herkes Gomez'in takımda kalacağına inanıyordu, ancak ülkede yaşanan sıkıntılı zamanlar yabancıları korkutuyor ve bir bir ayrılıyorlardı. Onlardan biri de Gomez olmuştu ve gidişini şöyle açıklamıştı: "Bu çok düşünüp zor aldığım bir karar oldu. Beşiktaş taraftarları size gelecek sezon bu büyük takım için o eşsiz stadda artık oynayamayacağımı söylemek çok ağır. Bu tamamen politik durumla ilgili bir karar. Sportif veya başka bir gerekçesi yok. Tamamen ülkede son günlerde yaşanan korkunç olaylarla ilgili. Umarım bunu anlayabilirsiniz. Kulübe, taraftarlara, bana ve aileme harika zaman geçirmemi sağlayan herkese çok teşekkür ediyorum. Geçen sezon şampiyonlukla taçlanan müthiş bir seneydi. Umarım ülkedeki bu sıkıntılar barışcıl bir şekilde çözülür. O zaman yeniden Beşiktaş'ta oynamak isterim. Tekrar görüşmek üzere."

Alman golcü Die Welt gazetesine verdiği röportajdaysa Beşiktaş kariyeri için şunları söylemişti: "Beşiktaş benim için saf bir hayaldi. Her şey harikaydı. Orada tutarlı bir sezon geçirdim. 2013 Şampiyonlar Ligi şampiyonluğundan sonraki en büyük başarımdı."

 

Milli Takım kariyeri, son durak Rusya

Euro 2008 Gomez için hüsranla sonuçlanmış olabilir, ancak Euro'da Dünya Kupası'ndan kesinlikle daha fazla başarı elde etti. 2012'de Bayern'de gösterdiği performansla kariyerinin zirvesindeyken, Almanya yarı finalde İtalya'ya elense de, Portekiz ve Hollanda'ya karşı grup aşamasındaki galibiyetlerde takımı için önemli bir rol oynayarak üç gol atmıştı.

 

Euro 2016 da benzer bir hikayeydi. Gomez, grup maçında Kuzey İrlanda karşısında maçın tek golünü atarak gruplardan çıkmasını sağlamış ardından son 16 maçında Slovakya'ya da golünü atarak Almanya'nın çeyrek finale çıkmasına yardım etmişti ve İtalya'dan intikam alma zamanıydı Gomez 11 başladığı maçta sakatlanarak oyundan çıkmıştı, maçın uzatmalar dahil berabere bitmesiyle gergin geçen seri penaltı atışlarına geçilmiş ve Almanya sonunda intikamını almıştı. Ancak, geçirdiği uyluk sakatlığı onu Fransa'ya karşı yarı finalin dışında tuttu ve Almanya 2-0 yenilerek elenmekten kurtulamadı.

Süper Mario'nun milli takımla son dev turnuvasıydı. Löw'ün Rusya'daki 2018 Dünya Kupası için son 23 kişilik kadrosuna dahil edildi ve takımın F Grubu maçlarının üçünde de yedekten oyuna dahil oldu, ancak işler onun istediği gibi gitmedi ve gol atamadan turnuvayı tamamladı.

 

Wolfsburg'u Bundesliga'da tutan adam

Gomez, 2016 yazında Almanya'ya döndü ve ligde kalma mücadelesi veren Wolfsburg'un 20 yıllık Bundesliga statüsünü korumasına yardım etmede önemli bir rol oynamıştı. Ligde 16 gol atmanın yanı sıra Kurtların yerel rakibi Eintracht Braunschweig'e küme düşme play-offunun ilk maçında 1-0 biten karşılaşmanın ilk golünü atmıştı. Wolfsburg sezon sonunda Gomez'in sözleşme uzatmasını sosyal medyadan ilginç bir şekilde duyurmuştu: 'Eski ABD başkanı Franklin D. Roosevelt: "O bir *** çocuğu olabilir, ama o bizim *** çocuğumuz."

Wolfsburg kariyeri sırasında Gomez, kulübün Bundesliga'daki 1000. golünü attı ve 2017/18 sezonunun başında teknik direktör Andries Jonker tarafından kaptanlık pazubandı verildi.

Gomez kicker'a verdiği demeçte: "Her oyuncu, takımında kaptan olmanın bir rüya olduğunu söylediğinde anlıyorum. Bu çok özel ve iyi bir iş çıkardığınız anlamına geliyor. Ancak kaptanlık bir çeşit sembol veya tanıma olarak takmama gerek yok. Kariyerim boyunca oynadığım hocalarla kaptan olmadan da her zaman yakın bir ilişkim oldu."

2. Stuttgart Dönemi

22 Aralık 2017'de Gomez kış transfer döneminde Stuttgart'a döneceğini açıkladı. 2017-18 sezonunda Stuttgart ile 16 maçta 8 gol attı. 2018-19 sezonunda yedi golle Stuttgart'ın en golcü futbolcusu oldu, ancak takım için işler iyi gitmedi. Sezon sonunda düşmemek için 2. Bundesliga'nın üçüncüsü Union Berlin ile oynadıkları play-off maçının ilk ayağında 2-2 berabere kaldıkları maçta bir gol attı ama bu gol rövanş için yeterli olmadı ve küme düştüler.

Bir sonraki sezonsa kariyerinin son zamanlarıydı Stuttgart'ın Bundesliga'ya geri dönmesine yardımcı olduktan sonra profesyonel kariyerini noktaladığını duyurdu.

 

Kariyerine kulüp ve milli takımlar dahil 372 gol sığdıran Mario Gomez Garcia kesinlikle kendi jenerasyonunun en iyilerinden ve eşsiz bir bitirici olarak hatırlanacak.

Gol atma hissinden şöyle bahsediyor: "Pek çok kulüpte, pek çok hocayla oynadım ve pek çok iniş ve çıkış yaşadım. Ama bir şey hiç değişmedi, o da gol atma hissi. Her hafta yaşadığım an. Keşke herkes bir kez hissedebilse. Bu bir duygu patlaması. Topa vurmadan önce 200 kilo olduğunuzu hissediyorsunuz, sonra ayağınızdan çıkıyor, havalanıyor ve fileleri dalgalandırıyor. Ve o an için hafifliyorsunuz."

Yorumlar